Keskin bir Ankara soğuğu vardı. Kızın burnu ve elleri her zamanki gibi soğuktan kızarmıştı. Oğlan Eskişehir yolcusuydu, gitmek istemediğinden sevgilisinin ellerini daha da sıkı tutuyordu bugün. Bir türlü sevememişti Eskişehir’i. Her seferinde ayakları geri geri gidiyordu. Kız sevgilisi yanına her geldiğinde onu ikna etmeye, Eskişehir’i ona sevdirmeye çalışıyordu. Ama çocuk inat mı inattı. Baştan sevmemişti ve sevmeyecekti de o şehri. Keşke o da Ankara ‘da bir üniversiteyi tercih etseydi. Hem böylece hiç ayrılmamış olurlardı. Ama kısmetti bu işler.
Kız sevgilisiyle AŞTİ’ye kadar geldi. Oraya kadar gelir çocuğun otobüsü hareket edene kadar beklerdi hep. Birbirlerini gördükleri her saniye servetti onlar için.”Mesafeli ilişkiler yürümez.” diyenlere bir başkaldırıydı ilişkileri. Birbirlerinin her şeyiydiler. Hep de öyle olsun istiyorlar bu yolda emek ve özveri harcıyorlardı. İkisi de ne zaman alttan alacağını ne zaman kızacağını çok iyi bilirdi.