Ofisinde camdan dışarı bakarak kahvesini yudumlarken gökten düşen bir kar tanesinde canlandırmıştı geçmişini.Bir kar tanesi kadar soğuktu gözlerindeki bakış.Peki onun kadar beyaz mıydı kendisi de?Evet eğer o bir kar tanesiyse onun gibi beyaz olmalıydı.Ama onun beyazlığı kar tanesinin yere düşüp su damlası haline dönüşerek kaybolması kadar yalan bir beyazlıktı.Uzaklara daldı.Çok uzaklara…O muhteşem beyazlığın içinde kendi karanlık dünyasına yolculuk yaptı.Annesini ve babasını trafik kazasında kaybetmişti.Daha o küçük yaşlarında boğazına sarılmıştı zorluklar.Artık sırtını dayadığı gölgesinde hayat bulduğu ailesi terketmişti onu ve kardeşini.Ne yapacağını bilemeyen,karanlık dünyanın içinde ışığını kaybetmiş iki küçük çocuk.Annesi ve babası artık ipleri onların ellerine vermişti.Kendilerinin yönlendirebileceği bir hayat vardı önlerinde.Daha o günden kararlıydı Ünal.Mücadele edec ve yılmayacaktı.Hemen bir işe girip çalışmaya başladı.Bir yandan çalışıyor diğer yandan da okulunu bitirmeye çalışıyordu.Geleceği parlak bir öğrenciydi Ünal.Küçüklüğünden beri hep yurtdışında çaılşma hayalleri kuruyordu.Orada bambaşka bir hayata başlamak,bir şirkette iyi bir pozisyonda çalışmak en büyük düşüydü.Ama önünde bir engel vardı.Kız arkadaşı onunla aynı fikirde değildi ne yazık ki.Sedef in ailesinden uzakta bir yerde yaşamaya pek de niyeti yoktu doğrusu.Buradaki ortamını bırakıp hiçbir yere gidemezdi.Ünal,kız arkadaşı Sedef’i seviyordu.Ayrıca Sedef de onu çok seviyordu.Birlikte oldukça mutluydular.Ama Ünal,hayallerdinden de vazgeçmek istemiyordu.Sedef ile uzunca bu konuyu konuştular.Ama ne yazık ki ikna edemedi.Ve Ünal’ın bir tercih yapması gerekiyordu.Sedef Ünal’ın sadece kendisini düşündüğü kanısındaydı.Ünal için kendisinin önemsenmediğini içten içe düşünmeye başlamıştı.Ve bunu düşündükçe artık Ünal ile bu şekilde devam edemeyeceğini ve yollarını ayırması gerektiği kararını aldı.Bunu Ünal’a da söyledi.Ünal öylece donup kaldı.Yıllardır değer verdiği önemsediği onunla gelecek planları kurduğu Sedef,hiç düşünmeden onu terk etmeyi düşünüyordu.Ve işte o anda kararını verdi.Artık onu buraya bağlayan hiçbir bağ kalmamıştı.Şuan yurtdışına çıkmak için sabırsızlanıyordu.Planını yapmıştı.Üç ay sonra buradaki hayatına son verecek kötü anılarını burada bırakıp orada yepyeni bir sayfa açacaktı.Üç ay gözaçıp kapayıncaya kadar geçmiş ve o gün gelip çatmıştı.Ünal valizini hazırlamış gitmeye hazırdı.Bir sayfa kapatıyordu hayatında.Yeni tertemiz bir yaprak vardı önünde.Havaalanına gitmek için evden ayrıldı.Arabasına binmek üzereydi ki karşısında üç ay boyunca kendisini terk ettiği için kinle doldurduğu eski kız arkadaşı Sedef vardı.Şaşırmıştı.Niçin buradaydı?Bir yerden öğrenmiş olmalıydı bugün buradan ayrılacağını.Sanırım onu kararından vazgeçirmeye gelmişti buraya.Ama onu sevmiyordu artık Ünal.Kendisini terk edip giden bir kızın duygu yalanlarına kanmayacaktı bu saatten sonra.Sedef Ünal’a yaklaştı.Üzgün olduğu her halinden belliydi.Belli ki onun içinde bitmemiş birşeyler vardı.Buraya Ünal’ın kararının kesin olup olmadığını öğrenmeye gelmişti.İnanamıyordu hala onu bırakıp bambaşka bir hayata yalnız başına başlayacağına.Burada birlikte çok mutlu olabilirlerdi.Ama Ünal bunu anlamıyordu.Ünal kararından emin olduğunu söyledi.Sedef ise bağırıp çağırıyordu.İçini boşaltmak istiyordu.Ünal ise o kadar kararlıydı ki söylenen hiçbir sözü duymamazlıktan geliyordu.Daha fazla bunları duymak istemiyordu.Arabasının kapısını açtı ve Sedef’in “Dur,gitme!”çığlıklarına kulak asmadan oradan uzaklaşmıştı bile.Yarım saat sonra uçağı havalandı.New York’a gelmişti Nihayet.Hayallerini süsleyen yerde tam da şuanda.Kendisini sonsuz bir rüyadaymış gibi hissetti.Ama gerçekti.Sonunda başarmıştı.Hemen orda kendine bir düzen kurdu.Önceden anlaştığı şirkette de işe başladı.Herşey yolunda gidiyordu.Zaten başarılı biriydi.Eline aldığı işi asla yarım bırakmaz;her işten alnının akıyla çıkardı.Bu şirkette de en kısa sürede iyi bir pozisyona gelmişti.Mutluydu,herşey istediği gibiydi.New York’a yerleşeli 5 yıl olmuştu.Bu şehrin renkli hayatına da hemen alışmıştı.Hayalle başlayan bir serüveni gerçeğe dönüştürmeyi başarmıştı.Ama eksiklik hissediyordu.Hayalinde tamamlayamadığı birşeyler vardı.Mutluluğunun içinde canını sıkan birşey vardı.Yıllar önce geçmişinde bıraktığı Sedef’i zaman zaman aklına getirmekten alıkoyamıyordu kendisini.Aslında hala kızgındı ona.Eşlik etmeliydi kendisine.Sevgisinden şüphelenmesinde haklı buluyordu kendini Ünal.Ama nedense onu aramak geldi içinden.Hala aklındaydı numarası.Parmakları tuşlara gidip geliyordu.Çok kararsızdı.Aslında hiç de bu yapıda birisi değildi.Yapmak istediği şeyi düşünmeden yapmasını severdi.Bir anlık duraksamadan sonra Sedef’in numarasını tuşladı.Uzun bir süre kimse açmadı.Neyse ki sonunda bir ses geldi karşıdan.”Kimsiniz?”diyordu ses.Ama bu Sedef değildi.Ünal Sedef’i aradığını söyledi.Karşıdaki ses cevap verdi.”Sedef’in uzun süredir görüşmediği eski bir arkadaşı olmalısınız.Kızım 5 ay önce hayatını kaybetti.Çok üzgünüz.Bir sabah erkenden evden çıkmıştı.Nereye gittiğini sorduğumda acil bir işinin olduğunu söylemişti sadece.Endişelendim.Meğerse eski sevgilisinin yanına gitmiş.Onu sevdiğini biliyordum.Gözlerinden anlayabilirdim bunu.Ayrıldıklarında epey üzgündü.Günlerdir konuşmadı bile bizimle.Erkenden evden çıktığı gün o arkadaşını yurdışına gitmesinden vazgeçirmeye çalışmak için onun evine gitmiş.Sonradan öğrendik ki başaramamış.Kendinden vazgeçmiş bir şekilde dalgın dalgın eve yürürken karşıdan gelen arabayı görememiş.Hataneye kaldırdık ama ne yazık ki doktorlar hayatını kurtaramadı.Kızımı çok özlüyorum!”Ünal daha fazla dinleyemedi.Gözlerinden yaşlar süzülürken kendini bi boşluğun içinde hissetti.Boğuluyordu sanki.Ne yapmıştı?Kendine inanamıyordu.Bu kadar kötü olamazdı.İstemeden o çok sevdiği kızın hayatını almıştı ellerinden.Yere yıkılıverdi bir anda.Herşey donmuştu onun için.Kendisini çok kötü hissediyordu.
Kendine geldiğinde kar lapa lapa yağmaya devam ediyordu.Bir kar tanesi daha yere düşmüş ve erimişti.Ama Ünal bembeyaz kar tanelerinin siyahlığı içinde pişmanlıklarını yaşamaya devam etmekteydi.