I.
Her nefes verişimde ruhumun koptuğunu, söküldüğünü hissediyorum, tek hissim de bu. Bu yazıyı şarkı sözlerimi yazdığım deftere yazıyorum. Hayallerim var (dı), albüm yapmak, şarkılar söylemek insanlarla birlikte, kendimi avutacak halim kalmadı oysa. Gelmiyor içimden ne bir ses, ne bir harf. Yazmak, söylemek derdim, beni hayatta tutan. Yok. Nasılsa yaşıyormuşum. Az evvel küfür gibi yağan yağmurun muhatabıydım. İyice sayıp sövdü suratıma. Hak edecek ne yaptım, demedim. Yapmışımdır bir şeyler. Bir vazgeçiş arifesindeyim. Uçuruma gidiyormuş hissi. Ağladığımda başımı koyacak bir omuz aramayı bırakalı çok oldu. Ben o hakkı çantama ilk defa sarıldığım gün kaybettim. Yıldızlara bakarken dahi diz diye bellediğim çantam oldu, ben o zaman kaybettim. Gece usul usul şarkı söylesin diye kulağıma dayadığım telefon oldu, ben o zaman kaybettim. Kediler, kuşlar bana deli dedi. Deli değilim dedim. Ağladım, gittiler.
Okulun kantininde yalnız ve üzgün olurdum. Yalnız ve üzgün. Bir kedi gelirdi kucağıma, konuşmaya başlardım, deva veremeyeceğini anlayıp giderdi. Geldi diye sevinirdim, gitti diye üzülürdüm. Okulun kantini kalmadı. Ev var içinde odam olmayan. Kanepedeyim, yatak olamayan. Göğe bakıyorum, ne yıldız ne ay var. Bu yağmur dedim ya. Sövdüğü yetmez gibi, sevdiklerimi de alıyor elimden.
Bugüne kadar, “sen” diyebildim. Şımara şımara, öyle tadına varıp da. Ama şimdi sen yok. Sen bitti. Sen kalmadı. Baskısı bitti o kitabın. Hiçbir yayınevi de basmıyor artık. Hayalden bile bir “sen” uyduramıyorum kendime tüm bu söylediklerimi ithaf edebileceğim. Ne bir aşk acım var ne yeni bir sevdam. Dedim ya, ruhumun söküldüğünü hissediyorum, tek hissim de bu.
II.
Önceleri hitap edebileceğimi düşündüğüm çok “sen” vardı. Şimdi yok. Olana dek mektup da yok. Geçmiş mektupları da yakarım belki, ısınmak için. Çünkü içim çok soğuk. Eşyasız bir ev gibi. Haliyle insansız da. Hatta sıvaları döküyor dışının. Geceleri köpekler girmeye tenezzül etmiyor, işeyip geçiyorlar kapının önünden. Eve soba alacağım, kapayıp bacayı sabaha çıkamamak için.