Rüzgar estiği zaman aslında dünya bir anlık durmuştu
Dağınık ve bulanık bir toprağa doğru esen rüzgar
Hissetmeye çalıştım
Hissetmeye çalıştım önümde duran binlerce tanrıyı
İçimde bir kuralsızlık
Karşıt görüş
Kafamın içindekini uzanarak yere attım
Leşini çıkardım
Leşini çıkardım yırtık ayakkabılarımla
İlham gelmişti, işte şimdi ilham geldi
Bu tanrılar ne işe yarıyor?
Gözler kapandığında görülen karıncalar
Duyulan bir hazdan sonra ki duygusuzlaşma
Ve de en güzel insanların arasında kalan çirkin bir insan
Herkesin arasına girmeyi başarabilen
Yemekler soğudu
Tabaklar kaldırıldı
Sigaralar yakıldı
İçkiler içildi
Gelenler geldi gidenler gitti
Sadece çok sevenler gidemedi
Ama biraz zor oldu sevilenler için
Zor oldu tanrılarla karşılaşmak
Kasvetli bir durumun içindeyim
Kafamı ne tarafa çevirsem
Sokakta olmayan bir sokak lambası gibi hissediyorum kendimi
Ölümün belirsizliği içinde..
Görüyorum
Nihayet, saçları görünüyor
Tam karşımda duran iki tanrının arasında bakıyor bana
Ağaçta kalan son yaprağın titremesiyle uyanıyor
Ruhum, Ruhum
Eski model bir arabayla gelmiş
O hep eski model bir arabayla gelirdi bana
Ama yüzü tam belli değil
Veya da benim gözlerim çok iyi görmüyor
Ne çok isterdim şuan bir kız böceği kadar net görmeyi
Durağanlaşıyor bazı tanrılar
Aralarında masum şeytanlar
Avuçlarında ölümü getiriyorlar
Avuçlarında sonsuzluğu
Neden böyle olur ?
Rüzgar hep böyle mi eser ?
Bedenimi kapsayan rüzgar
Bedenimi titreten
Ben bu andan itibaren
Sokağı olmayan bir sokak lambasıyım
Aydınlatacak bir yeri olmayan