“sonsuzluk ölümün müjdecisidir”
Ben:
şehrin uğultusu çevreliyor bedenimi
yaşanmazlık, nefessizlik kafamı dolduran o şey
o şey bir düşüşün temsili
kafam ağrıyor kafam dönüyor
her zaman
Kuş:
geceler aydınlık gündüzler kara.
kanat çırpmak düşüp ölmek
budur hayat.
kuş cama değil artık yaşama inanmıyor
O:
Sonu gelmek, bitik olmak, umutsuzluk benim ülkemde yoktur bunlar. Benim ülkem belki uzaklardadır ama söylersin en azından hissedersin. Yitip gitmez benim ülkem ama sonlanıyorsun sen, sonlanıyor senin ülken, sonlusun ben o bir de kuş.
Kuş:
yitip giden yok
yitip gitmedi dünya
yapıp yıktı dünyayı
yaptı yıktı doğal olanı
Ben:
sigaranın dumanı
ne hak ediyorum ne de
haksızlığın hakkını verebiliyorum
belirsizlikte değil öteki hiçlikteyim
öteki hiçlik hiç bitmiyor
intihardır sonlu olmak
sonsuz olan öteki hiçlik ve tek çare
sonlandırmak
O:
Sonsuzluğun sesi olmayabilir ama sen bilirsin okyanusların esintisini. Eşsiz sonsuzluğuyla parıldayan güneşi. Sen bilirsin sonsuzluğun hissini.
Kuş:
ben bilirim
eşsiz güzelliğin yitip gidişini
sonsuzluk hissiyle okyanusların bittiğini
sonludur sonsuzluk hissi
belki de okyanustur yaşamak
başkasına sonsuz olmak için kendini sonlandırmak
artık hiçbir şeye inanmıyor
kuş cama inanmazdı
bir rastlantı not düşer evrene
bir kuş cama inanarak kanat çırptı
basit
çarptı ve öldü.