yine yeniden nankörlüğümle cümlelerime kavuştum. belki de genel hatta karakteristik bir özellik bu benim için, bencillik. kendi hayatımı kendimle birlikte bencilleştiren bi bencilim ben. çoğu zaman bundan şikayet duymuyorum desem yalan olur fandalık yaşadığım anlar bu sözü edilen. aslında nicesi var ki şimdi özeleştiriye başlamam sayfalarca imtiyazdan öteye kaçan masumlaştırma çabalarındaki kötü karakter. o yüzden kendimle ilgili yorumumu kısa kesiyorum fikirlerimin önceliğinde olması gerekenler var çünkü ki şuan yüzüm gülüyor. hatta ilk kez bir yazımda gülücük kullanacağım ve evet 🙂
benim için zor şeylerin basitliğiyle attım bu gülümsemeyi. aslında kahkahaydı atılan ki o evreye gelmem için bu başlangıcın devamına ermesi lüzum. azıcık zaman var bilincindeyim yani. ama sonu en rahatsız edici bir ağız dolusu öfke kusan kahkaha. kendime acı gömdüğüm onca güne öfkesi olan. kendime bi nevi. nasıl hayatın en basit noktasını en zıt zorluğuna kadar sündürdüm dersem de zaten yerinde sayan bi yuvarlaktı kafamdaki yaşam baştan sona mesafesiz yani.
tüm zıtlıklarım birer saliselik uzantı. bu yüzden karma karışık en doğrusu çizgisiz, kesintisiz, seviyesiz ve mesafesiz zıtlıklarla doldurdum. o kadar doldurdum ki nefes alacak yer bırakmadım. nefes almadıkça moraran gözlerimden iyice karanlık görmeye başladım. aydınlığa vuslat olan günleri nasıl birer birer yok ettim bi şarap kadehiyle anlatsam yıllarımı alır. tam 3 yılımı. koskoca öldürdüğüm karanlık bir 3 yılı.
nefes alamadıkça çalışmayan zihnim tüm bedenimi felç etti zamanla. kalbim dışında sanki derken aslında asıl onu. beni zehirleyen tek yaşam kaynağımdı o. o kadar zarar ve ziyanla besledi ki ruhumu aslında gün ve gün ölüyordu tekrar tekrar. bense kendimi yaşattığına inandım.
inanç eksikliğinin geldiği son noktada ise derin bir nefes aldım. acımın en derini ihanet, yalan, ve en kötüsü benliğimi farkedecek bilince eriştiğimden beri doğru olması için çabaladığım beni mahveden hiçin beni hiç yerine koymasıydı.
kaç ihanet ya da kaç mezhep değişikliği yok edebilirdi ki bir ruhu. defalarcası ve defalarcası bunu yapamaz bi kalbin defalarcasına aşık olabileceği ihtimali gibi yok edemezdi. ama öyle bir ruhum emilmişti ki bedenimin doğrultusuz koşusu her seferinde bi çarpıntıyla son buluyordu. çarpa çarpa defalarca bi uçurumun sonunda ulaştığım buz gibi suyun aydınlığında farkedip, ulaştığımda ise yüzeyine gözlerim kararırdı birden. suyun berraklığı alabildiğim nefesin derinliği kadardı. başım suyun altındaydı ama iyi nefes alıyordum. eriştiğimde ise karanlığa ruhum kan revan içinde boğuluyordu.
bunun bir sonu olmalıydı. yok sanıyordum günlercesinde. en sonunda kuytu köşede bir yaprak ensesinde gölgemi farkedene kadar.
buğdaydı tenim saçlarım çok kısa değil ama gözlerim vardı güzel ve ellerim. uzun ve bedenime göre ince olan güzel ellerim. ufacık ayaklarım vardı içimden geçirdim ben nasıl ayakta durabilmişim bunlarla. ve kocaman yanaklarım. o kadar kocamanlar ki. ve kazada kaybettiğim o dişimin boşluk noktası. kendimi saatlerce görebilmeme sebep veren bi ışık hiç gitmedi sanki sırf gölgemin sızıntısı için.
bekledim elimi tuttu tırnaklarıma kadar okşuyordu, gözlerime bakmıyor ama başını kaldıramamasından ötürü belki. sırtımı sıvazlaması sanki annemin kilometreler ötesindeki özlemini andırıyordu, kapalı gözlerime ansızın başını kaldırıp bakmasıyla kapatması bir olan o ışığı hafif uzun saçlarına öyle yakışıyordu ki. hiç tahmin edemeyeceğim bi beğenmişlik vardı bende ona. hiç bende olmasını istemediğim bi saflıkla bakıyordu belki biraz yalnızlıkla ama öyle içimi dolduran bir duygu vardı ki huzuru tanımsız.
belki de aslımda yaşanan o masumluktu ta kendisi. yavaş yavaş farkındalık ne kendimi görerek devamına erdiriyordum.
şimdi o farzedemediğim derinlikteki nefesler ardı ardına boğuyordu beni. önce acıdı içim,yandı böyle ciğerlerim nefes aldıkça daha da. sonra bitkin düştüm, terledim. alnımdan süzülen damlalar gözlerimi uyandırdı. dudaklarımdaki tuzun tadı acımı azalttı. yavaş yavaş alıştım. nicesinin yaşadığı o enfes ferahlığı yaşıyordum. hem de yalnız, kendi kendime yeterek.
tadı çok güzel. nefes alabilmenin yalnız ve yalnız kendi bedenin için nefes almak çok güzel.