Bir gün çıkıp geleceğine adımız gibi emindik. Sadece belgesellerde, haberlerde izlememiştik; zihnimizde de yaşayan bir efsaneydi aslında. Mantık ‘’olmaz öyle şey, abuk subuk konuşma!’’ demesine rağmen, akıl ‘’bir gün elbet…
Bir karayel esse kuzeybatıdan, yağmur getirir mi? Bir damla düşse bulutlardan, notalar yaratır mı? Bir söz çıksa ağızdan, dilin düğümünü çözdürür mü? Notalardır günleri çekilir kılan. Kuş cıvıltılarıdır, yağmur…
bak bu dağlar duman bu şehirler de öyle bu şehrin ocakları ateş bu ocağın çocukları kül bu yangın ne şehrin ne dağların ne çocukların yangını ama ateş ama duman…
Sessiz sessiz ağlamıştı şehir Belli ki gece ağlamıştı yine Sabah kalktım anladım şehrin ağladığını Yürüdüm yanaklarında yanakları ıslaktı Başımı kaldırdım gözlerine baktım gözleri kapkaraydı Ellerine baktım şehrin yumruk yumruktu Yumrukların…
Cehalete bürünmüş bir şehir görüyorum uzakta Gariptir bilinmez, sonsuzluğun sonunu bilmek Sonsuzluk, yukarıya düşmek gibi bir şey Şehri seyrediyorum, puslu gecelerde, Seni arıyorum durmaksızın, bir yerlere yetişircesine Cehalet, seni alıp…
Bir Pazar günü veda edeceğim bu şehre. Güneşin henüz doğduğu ve insanın içini sıcacık ettiği bir Pazar sabahı, yanıma yalnız kedimi alacağım. Bir de küçüğünden bir valizimi… Nereye gittiğimi bilmeden…
Trafik tıkanmıştı, ilerde bir kaza olmuş gibiydi. Trafik polisinin gelip müdahale etmesi bekleniyordu. Beklemeye tahammül edemeyenler kornaya basıp duruyordu. Beklemek kolay değildi elbet. Lakin ömür denen şey beklemekten ibaret değil…
Yazılacaklardan önce başlığı belli olmuş bir yazı bu. Çünkü bu şehirden gitmek isteyen var, kalması gereken tek o iken. Ne yaşandıysa şehirde suç şehrin değil ya. Kızma şehre, lanet okuma…
Gözüm, kalbim, ruhum, cennetim arkada; dönmeyeceğim bir yola çıktım. Öyle uzun uzun da düşünmedim. Dokunacak kadar yakınken ve dokunamıyorsam sesine; ulaşamayacağım kadar uzağımda ol istedim sadece. Sadece seni özledim. Seni…
Gerçekleri bir kereliğe mahsus görmezden geliyorum şuan. Bir kere, ilk ve son kere… İkincisi yok! Bu satırlar, yazıldıktan hemen sonra unutulacak ve sana asla ulaşmayacak. Bütün kuralları yıkıyor ve bugüne…
Bu gece; yaşanmış, yaşanmamış veyahut yaşanamamış onca şeyi koydum bir kutuya. Bugüne dek tanıdığım, ya da yanlış tanıdığım kim var kim yoksa o kutuda. Ben bu gece; yüreğimi çıkardım koydum…
Bazı şehirler vardır adını belki duymuşsunuzdur haritada dahi gösteremezsiniz ya, işte o şehirlerin birinden yazıyorum bu yazıyı. Kiminin sevgilerini, sevgililerini Kiminin hüzünlerini, mutluluklarını Kiminin umutlarını, acılarını Kiminin geçmişini, geleceğini.. Dostlukların…
Kaldırım taşları hala ıslak. Yağmur geriye ıslak taşların kokusunu, ara ara su birikintilerini bırakmış şehrin dar sokaklarına. Bir yerlere varmaya çalışırcasına yürüyorum. Gökyüzü karanlık. Biriken damlalar topuklarımdan eteklerime sıçrıyor. birkaç…