Kimin neden içi kan ağlar ki bu sessiz gecede? Biri gülmek mi ister hayata, yoksa delicesine isyan mı etmeye çalışır derin kahkahalarıyla? Yazmak istedim yine ben bugün yüzlerdeki o yabancı ve bir o kadar da buruk gülümsemeyi. Kendi yüzüme o kadar sağlam takmışım ki bu mutluluk maskesini… Karşımdakinin gözlerinden anlamak isterdim kendimi. Yüzlerinden, mimiklerinden anlamak isterdim hayatındaki yerimi. Yanılmışım sanırım ey Dünya! Yaşamak isteyenlerin hep tökezlediği, düştüğünde ise sana birinin el uzatmasını beklemek kadar uzundur bu dünyada. Uzatan da olursa elini ne kadar sıkı tuttuğunu hissetsen o kadar uzaktır aslında bir olmanız. Biz olmak zordur değil mi imkansızlar eşiğinde sevilmek ve sevişmek? Yalnızdır değil mi o tutulmayan ve tutulmayacak eller? Ve tabii der kalp hiç tereddüt etmeden. Sağ el solu avutur. Gökyüzünden bir yıldız kayar ve kadın hüzünlenir Dünya’dan bir eli tutulmayanın daha uçup gittiğini hisseder. Kaldırır kadehini denizdeki yakamoza doğru “Şerefe!” der.