Ölmek nasıl olurmuş, ben bu sevdada öğrendim. Herkes yepyeni öyküler yazdı, mutlu olmayı seçti, yaşadı. Benim çarptığım, deli bozuk bir düzenin içine kendimi hapsettiğim çaresiz bir aşk vardı. Sonra öğrendim ki, bir hayat biterken, bir ikincisi başlarmış. İnsan, yeter ki çaresiz olsa da, yaşama yeniden tutunmayı seçsin. Boğazımdaki düğümlerin, yüreğimdeki tarifsiz acının, yaşanmaması gereken bu yanlış düzenin baş harfisin. Biliyorum, hataydı hislerim. Çok acıyor canım… İnsan defalarca ölmezdi hani? Bir siğille, bir sivilceyle, ilelebet kalacak olan bir yarayla yaşıyorum sanki. Bensiz mutluluğa kadeh kaldıran birinin, kimsesiz yalnızlığı olmayı istiyorum. Ölmek buydu sevgilim, sen bilmezsin, sana öğretmemişler ölmenin sevdazede bir iklimden çıkma hâlini…
O güzel gülüşünü gördüm bir fotoğraf karesinde. Bana sürdüğün bu acıyı söküp çıkaracağım içimden. Ne demiş üstat; “Bir kemik aynı yerden iki defa kırılmaz.” Bu sevdanın kurşunu içerimde beni gün be gün sağ salimken, öldürüyorken; vazgeçmelere koşmalıyım şimdi. Bilir misin ben seni nasıl sevdim?
Hani annesine muhtaç bir çocuğun şefkat dolu kollara hasret kalması, yuva kokmayı unutması, bunun için yanması gibi. Hani gözyaşlarından bir göl yaratıp, içine ayrılık şerbetlerinden ekleyip, kimsesizliğe alışmışken, aşka susamışlığı gibi… Sen böyle sevmeyi bilemezsin. Bilseydin, bir dünya kurardık seninle. Üstüne aşk dolu uykulu sabahları ekler, hüzünlerimizi tokuşturur, yine de umut kokardık. Bende gizlenen aşk böyleydi. Şimdi yüreğime ateş alacak aşk. Öncelikle kafama sıkmayı öğrenmeliyim. ‘Kafama sıkar giderim’ dedirtmeliyim kendime. Çok beceriksizim gitme konusunda. Bir de hak etmeyenleri sevme konusunda rekor kırdım farkında olmadan. Hak edersin sanmıştım. Ucuz numaralı aşk oyunlarının tezgâhını kapatır, benimle gerçek bir aşka sarılır, dünyanı bulursun.
‘Yalnızlığım…’ diyor şarkı. Ne yalnızlıkları aldatmak istedim seninle. Bir gülüşün için gülleri kıskandırdım. Adları gülken; hiçbiri senin gülüşün kadar anlam taşıyamıyorlardı. Ben ağlamak istemedim, gözyaşlarım kendiliğinden düştüler… Bu da gözlerimin sana son intiharı olsun sevgilim. Ayaklarım gelse bile sana, yüreğim sonsuz bir uykuda… Ben, yıllarımı feda ettiğim sevdiğimi hiç tanıyamamışım. Tek bir hoşça kal’a sığdırdığı embesil bir aşk rüzgârının esen yeli olmuşum, savrulmuşum. Tutacak olmamış ellerimden, gözlerimin yaşını günahım bilen çok olmuş. Küçüldüm ben bu aşkta. Demiştim sevgilim, ‘Küçüldüm sevgilim…’
Bu hayat bitti. Benim seninle ilelebet sürmesini dilediğim, seninle kurduğum bu hayat bitti. Yeni bir ben doğacak. Kabrimi ziyaret edersen mezar taşıma iyi bak, orada aynada gördüğün, tanımaktan aciz olduğun kendini göreceksin. Bir aşk biterken, bir ikincisi de başlarmış. Palavralarınıza doymayın! Aşkı da bel altı serüvenlerinize eklediniz. Oysaki ben sana saf, katıksız bir aşk sunmak istemiştim. Gözlerine bakacağın, yüreğine oturacağın, çayını demleyip, dinlenme molasında aşkında konuklayacağın o yâre selam söyle. Kim olur bilemem, benden kötü olacak ki, ona gidecek yüreğin ve aklın…
Tüm iyi niyetlerimi aşkımla birlikte sana sundum ben. Cahildi bu sevdanın dokunaklı hâli. Sevdam cahildi, uydum ona, şaşkınım. Biliyor musun? Gülüşün hiç değişmemiş. Yüzüne bir kez olsun dokunup, yanaklarından ömrüme destek sağlayamadığım için çok üzgünüm. Yaşardım belki o zaman. Bunlar uysal bir ölünün mektubuna uzanan serin satırlar. Üşüyorum. Nefessizim, üşüyorum…
Önce sağ ayağımı, sonra sol ayağımı attım uçurumun en dibine. Bir uçuruma çıkmak zordu da, oradan atlayabilmek cesaret isterdi. Yüreğinin uçurumundan atlamışım, bu da çok mu?
Benden sonra doğacak olan bütün yeşillere iyi bak. Gözlerim yolunda feda dedikleri bu olsa gerek.
Her taraf kararıyor sevgilim. Yepyeni bir hayat başlıyor. Gördüğün, göreceğin bütün yeşillere iyi bak.
Gözlerimin sana armağanıdır… Menekşelerden çal, yosunlardan çal, fıstıklardan çal. Bütün yeşillere iyi bak sevgilim! Uğruna ölen yüreğimin son vasiyetidir… Parça parça dirhem dirhemdi bu aşk. Çoğaldıkça, azaldım. Gücüm tükendi, yenildim. Bir gün bir başkasının yüreğinde bu derece çok yaşarsan, ona söyle; yaşarken ölmek fena. Bir aşk yaşıyorsan eğer, ya ölmeyi, ya da yaşamayı seçeceksin. İkisini bir arada yaşamak daha çok öldürür insanı. Bu hayat bitti. Namlunun ucunda duran aşkımın son demleri… Uçurumun kenarında buluşuruz aşkım, yeşilimden vereceğim sana. Gözlerimden kalma değil; bu aşktan kalma, umudumun yeşili…
Dilâra AKSOY