Bir hafta önceydi. Onu göreceği icin heyecandan titreyen bir kadın vardı. Kalbi yerinden çıkacakmış gibi atan bir kadın. İki yıldır sevdiği adamı ikinci kez göreceği içindi bu heyecanı. İki yıldır aşamadığı mesafe engelini kararlı bir şekilde geçmişti. “Her şey güzel olacak” diye bindi otobüse kadın. Gayet kararlı, kendinden emin ve kocaman bir umutla… Gülerek, kahkahalarını etrafa saçarak bindi otobüse kadın. İçi içine sığmayan bir duyguydu bu.
Mesafeler aşıldı kavuştu kadın sevdiği adama. Hayalini binlerce kez kurduğu anı yaşıyordu. Sarıldı kocaman kokusunu içine çekti. Onun yanında daha güzel gülüyordu. Daha bir umut doluydu. Her şey çok güzel ilerliyordu. Adamın hayatını anlamaya çalışıyordu. Saatler geçiyordu. Kadın hala çok mutluydu. Tarifsiz duygular içinde hayallerinin ucundan tutmuş ilerliyordu. Sonra bikaç cümle döküldü adamın dudaklarından. Bi anda hayaller çekip gitmeye başladı sanki. Kocaman umut bir anda paramparça. O an ağlamadı kadın. Tuttu kendini dağılmadı. Bir kaç gün geçti . Sevdiği adamı anlamak için düşündü günlerce. Adam hayatında istemedi onu. Çok zor bi adamdı o. Hayatı paramparçaydı. Elini uzattı kadın kendı hayatından vazgeçerek. Ama o eli reddetti adam. İstemedi işte kadını. Kadın bütün hayatından vazgeçip ona gelmişken o elinin tersiyle itti onu. Kadın yıkıldı, dağıldı. Yalnız olduğu bir vakitte içini döktüğü kağıtları çıkardı. O kağıtlarda adam vardı hep. Hayalleri vardı kadının. O kağıtlar umudun simgesiydi belkide. Tek tek okudu kadın, sonra parçalara ayırdı onları. Sanki içini çıkarıp parçalara ayırdı. Çöktü sonra başına saatlerce ağladı. İçinde ne varsa çıkardı o gün. Kendine bir gram güveni olsa ayağa kalkıp koşar yine adama. Ama yok işte kendine güveni kalmamış kadının. Hayatındaki koca boşluğu dolduramamakla geçecek hayatı belkide. Zar zor nefes alarak geçecek. Sigaradan başka bir şeye güvenmeden geçecek koca bi hayat.
Kısacası bazen aşık olduğumuz doğru insan olmaz. Bunu geç de olsa bir gün anlıyoruz.