Kremalı bisküviye ”içi dolu bisküvi” dediğim dönemlerde her kanalizasyon kapağının altına bakardım. Acaba “Usta Splinter”ı görebilecek miydim??
Onu göremesem de, Michalengelo ile elimdeki domates ekmek peyniri paylaşmak isterdim.
Büyük gökdelenlerin dibindeki pizzacılar yerine benim elimdeki ekmeği tercih etmesini beklerdim.
Michalengelo’nun elindeki pizzaya özenerek…
O pizzaya en yakın yediğimiz sac böreğiydi o sıralar. Annem onunla kandırırdı ya da.
Artık kanmıyoruz.
Markete girdiğimizde yüzüne bakmıyoruz, küçükken alınsın diye saatlerce zırladıklarımızı, unutuyoruz.
Kanalizasyon kapağının üstüne basıp geçiyoruz.
”Usta” nasıl diye merak etmiyoruz.
Domatesi dilimlenmiş istiyoruz, tabakta…
Büyüdük mü ne?
Sanırım evet… Etrafımızda artık içi dolu insanlar arıyoruz. Ruhu kanalizasyon gibi kokan insanlar var, fazlaca…
Heykelleşmiş düşünceler arasında bir başyapıt gördüm, Michalengelo’nun Davut heykeli…
Yadırgamayın, Vikipedia’da dolaşıyorum :):)
Not: Çok sonraları öğrendim, Ninja Kaplumbağalar’daki karakterler isimlerini dünyada kendinden söz ettirmiş insanlardan almış. Bu bilgiyi elde ettikten sonra hayatımın inanılmaz değiştiğini söyleyemem 🙂 Gayet normal devam ediyorum hayatıma.
Hatta şu an mavi pijama beyaz atlet, elimde mandalina, fakirliğin ve özgürlüğün tadını çıkartıyorum.