Dışarıda yağmur var sevdiğim. Damla damla seni akıtır denizlere. Denizlerde dalgalar hep senle büyür hep senle küçülür. Gemilerin yelkenlerini üfürürcesine dolduran rüzgar hep seni fısıldar kalabalık ama her biri yalnız İstanbulluların kulaklarına. Kimsecikler anlamaz bu garip çağrıyı ama ben anlarım. Rüzgar ıslık ıslık seni anlatıyor,eğip büktüğü yüce ağaçların dalları seni fısıldıyor kulağıma aslında. Karaya vuran dalgalar her seferinde aslında sen diye ağlatıyor kayaları. Ama kimse duymuyor sevdiğim duymuyor çünkü benim gibi İstanbul içine içine ağlıyor. Yine karanlık gecelerinden biri İstanbulun üstümüzde koca ay aynı senin gülüşün gibi aydınlatıyor yolumuz,olabildiğince içten ve bir o kadar da güzel. Mehtapta sen varsın sevdiğim gecenin karanlığında kapkara çarşaflara bürünmüş ölü denizin içinde en içten gülümseyişinle bakıyorsun bana. Gözlerin pırıl pırıl parlıyor koca karanlığın içinde. Ve sevdiğim içimde de varsın. Her atışında kalbimin,kanımın her damlasında sen gözümün gördüğü kulağımın duyduğu sen. Kapkaranlık İstanbul gecelernde yağmurun altında aklımda hep sen…