Hovarda sevmek ile acılı aşk kalbimde buluştular. Hovarda sevmek seni seçerken acılı aşk zaten senin ona ait olduğunu söyledi. İkisi arasındaki savaşı durduracak olan kişi sendin. Kalbinde tek, kalbinde hep, kalbinde ilelebet aşk olduğumu söyleseydin; sevgi bir köşede duracaktı. Muallak yolunda buluştuk, ben senin için sadece insanca bir sevgiyken aşk bizi kabullenmezdi. Beni yalnızlığa evlatlık verdi; intikam alır gibi.
Şemsiyemi açtım yağmurlu günlerde ıslanmamak için, zaten sırılsıklam olduğumu unutmak ister gibi. Yalnızlık beni kapının önüne bile çıkarmıyor. Bir daha karşılaşmak yokmuş seninle. Öldürseydi daha iyiydi, bugün de yokluğuna bir çarpı attım. Varlığını başkası kazanmıştı. Olmayınca olmuyordu işte…
Sevmek ile aşk evlendiler, bir de çocukları oldu; öz mü öz. Adını umut koydular, aşk biterse umutla sevgi hep yaşasın diye. Olan yine bana oldu yani; yalnızlığın evlatlığı ben… kara borsaya düşmüş umutların fahişeliğinde teklik yine bana düştü işte. Tek mi, çift mi? Hep tek işte… Sen yoksan ben tek, ben yalnız, ben aslında yok; gölge firarı iki büklüm, gölgemde bile kaybın sırtlandığım tek yüküm… Yıkım atmosferi bir adım öne çıktı. Yıl bilmem kaç. Kıçı başı ayrı oynuyor kuşların; belki gönlüne konan biri daha olmuştur, sen ve onun bir parçası, yaşam sevinciniz. Ne bileyim öyle işte, ben senden ayrı karambollerde yalınlığın; düğününe davet edilmedim hayatın hem de hiçbir zaman. Zamanın nikah şahitliğini yapmıştım sevmeyi öğrendiğimde, karşılaştık o da beni tanımadı bile… Yalın olunca insafa gelmiyordu hiçbir şey.
Bil diye söylüyorum, içtiğim kahvemin tek güzel yanı kahvemin renginin gözlerinin rengine benziyor olmasıydı, herkes fal bakıyorum sanırdı şaşırırdım ama ben hep kahvemde bile gözlerine âşıktım.
Dilara AKSOY