Ben neden bu kadar çok konuşuyorum? Neden hiç susmuyorum? bana kimse bunu sormadı. Ben de sorulmasını beklemedim zaten ama içimde öyle sıkıntılar var ki susarsam eğer kabusum olacaklar içinden çıkamayacağım diye çok korkuyorum. Eğer kendimle konuşursam en büyük kavgamı edeceğim. Galibi olmayacak! zafer de yok sadece harap olmuş bir kalp! yakıp yıkacağım içimi sonra da içime kapanıp anlamadığım çözemediğim yaraları saracağım sessizce yapacağım bunu… böyle kendimi yanmış bir ormanda duman yutmuş yarali bir ağaç gibi yalnız hissediyorum. Etrafta hiç bana benzeyen birisi yok. Bir sen varsın! sen de bir nefes kadar yakın , güzel bir gelecek kadar uzaksın bana. O ormanda birbirine sığınacak bir tek biz kalmışız seninle ama adım atma sanşımız yok bizim bize can veren şeyden topraktan vazgeçemeyiz. Belki de sen benim yolunda intihar etmem gereken kutsal bir amaçsın. Her şeyden sıyrılıp gelsem sana ortak eder misin toprağına? suyunu paylaşır mısın ? kaderine ortak eder misin? sorularım derin kökler kadar bağlılık kadar derin beni sana bağlayan nedenler kalbimin derinliklerinde sakladığım aşkım bunun üzerine kurulu her şey… Bizi değilde seni benle yapan şey gitmeden biz olmadan tükenmeyelim olur mu? bu güzellik bitmeden…