Geceye demlendi zaman ve vuslata mahkum uykum .
Dilimden sökülen hikâyeler ve aynada jiletle kazınmış ömrüm…
Elimde kalan ne var ??
Yalnızlık mı ?
O çoktan başını alıp gitti.
Herkes gibi herşey gibi o da yalnızdı ..
Yalnızlığın yalnızlığı mümkün müdür?
Dipsiz bir kuyuda çürümüş bir beden ve dört duvar,
Tırnaklarımda kırıklar, ağzımda susuzluk
Yalnızlığın yalnızlığında sesim avaz avaz , ama duymazki gece!
Bir kalem, bir kağıt ve unutmamak için yazılan bir dem,
Her gece mıh gibi düşer göz bebeklerinden ..
Her gece artık güneşe hasret kalır ay .
Hatırlarsın; hatanın neresinden dönsen kar olur diyenlere; ” kan olur ” diye dilin sökülür.
O kağıt , o kalem ve yazılan o gün..
Aklından hiç silinmememesi gereken o cümle;
” Sana yakışanıdır yalnızlık, lal olur dilin .
Yalnızlığın yalnızlığına düşersin etme.”
El olur bükülür gönlün.
Ne sen kalır geriye, nede senden kalan bir ömrün.