Yalnızlıkla ilgili bir şeyler yazmak istedim.
Hemde hiç vaktim yokken,
Sürekli bir yerlere yetişmek zorundayken.
Zaman hızla geçtikçe farkına varamıyor insan
Bir an ortamdan ve zamandan soyutlanınca anlıyor.
Oysa yaşama merasim bir türlü bitmiyor,
Bu kalabalığın arasında yalnızlık da fark edilmiyor.
Ne evim boş,
Ne de odalarımda ışıklar loş aslında.
Peki neden farklı hissediyorum bunca insanın arasında?
Neden karanlıktayım aydınlık mekanlarda?
Zaman da geçerken bir yandan
Bir yerlerden güzel zamanlara ait bir rüzgar esiveriyor,
Tadı damağımda kalan mutluluklar gözümün önüne geliveriyor.
Gözümü kapatıp yine o ana ait olmak istiyorum,
O zevk daha uzun sürecekmiş gibi açınca gözlerimi, kendime geliyorum.
Etrafın ıssızlığı yalnızlaştırıyor tekrar titrek bedenimi.
Ne çevremde o insanlar, ne de ben o yerdeyim şimdi.
O zamanın anılarını kirli ruhuyla karaladı birileri.
Ondan bu ara sıra yoklayan geçmiş tatlar.
Şimdi nasıl geri dönmeye fırsatım yoksa
Geçmişimden yalnızlaşıyorum,
Kendimden biraz da.
Bazen milyon kere çay koymuş olsam da,
Çayı tazelemek gelmiyor aklıma.
Çayı severdim de,
Şekersiz içmeye çalışırken bir anda içemez oldum çayı da.
Çaydan bile yalnızlaşıyorum.
Sevmek de öyle etkilemiş beni aslında
Şimdi şimdi anlıyorum.
Yalnızlığıma kızıyorum sonra,
İstemesem de yalnızlaştıkça
Kızgınlığım artmış oluyor o anda.
Günübirlik buluşmalar, kesik kesik konuşmalar sıkıyor artık,
İçimde bir şeylerin öldüğünü hissediyorum.
Yeniden yaşama dönmeyi, silkelenip kendime gelmeyi istiyorum.
Belki yeniden sevmeyi, yeniden sevilmeyi bekliyorum.
Birinin gelip bir gün elimden tutacağını bilsem de
Zamanca ve mekanca uzak olmak, ondan da ayırıyor beni.
Sonra hiç görmediğim sevgilimi beklerken, ondan da yalnızlaşıyorum.