Bazı şeyler huzurunu bozan günlerin habercisiydi. Belki bir sınavdı yaşayacağı günler. Bilemiyordu. Bir bakış değildi, kendini içine çeken…Yine de kalbin de hissettiği duygulara bir ad veremiyordu.
Kelimelerdi aklını başından alan, böyle olur mu dedirten. Sesini duydu sonra, içini bir tuhaf eden; bile bile ateşe gidiyordu. Bir kaç kere vazgeçti, döndü yanlış yoldan. Ama kalbi her seferinde geri itiyordu o yola…Ülkesinin yanı başında olan savaşa üzülürken, kendi için de başlayan savaşla baş edemiyordu. Mantık ‘olmaz, bu yol yanlış, devamı çıkmaz sokak diyordu’ kalbi ise ‘boş ver sonuna kadar git’ diyordu. Her an değişen duyguları yüzünden kendi kontrolünü eline alamıyordu. Gideceği yönü belirsizdi. Güneşim ol diyordu ona, ateşim olma!
“Güneşin de olurum, Nefesin olurum, her şeyin olurum” diyordu. Kalbine aldığı.
İnanmak istiyordu. Kalbi ilk kez hissettiği duygulara çoktan teslim olmuştu. Çekeceği acıyı bile bile alıyordu onu en gizli köşesine… Hayal kuruyordu onunla ilgili, mutlu olacaklardı. Doğru olmasa da aşkı yaşayacaklardı. Bazen yine aklı galip geliyor, olmaz olamaz diyordu.
“Asla bırakmam seni, söz verdim. Birbirimizin kalbindeyiz, mutlu olacağız diyordu.”
O an bütün düşünceleri değişiyordu. Aşk bu muydu? Birisi ansızın hayatınıza girip, sizi darmadağın mı ediyordu? Öyle yabancıydı ki bu duygulara… Kalbine aldığı, bazen gidiyordu; alışmak zor oluyordu yokluğuna…Kızıyordu, onca güzel kelimeyle aklını başından almasına izin verdiği için kendine, ona sadece için den soruyordu “NEDEN?” Gidecektin de neden hayatıma girdin? Neden kalbimi çaldın? Sorularının cevabı yoktu…Tam kabul ediyor, gitti hepsi oyunmuş diyor. Canı sıkılmıştı, benimle oynadı, diyor. En umutsuz anın da geri dönüyor. Git diyor, niye geldin diyor. Nasıl oluyor bilmiyor, yine kanıyor iki tatlı sözüne… Ruhuna işliyor sözleri, tekrar inanıp güveniyor.
Her şeyi unutup, yine onunla beraber gelecek günlerle ilgili hayaller kuruyorlar. Seven affediyordu, yanımda olsun da ne olursa olsun istiyordu.
Umutsuz günlerin de kalbine gelen aşkı, ve onu kendine yaşatanı seviyordu. Ona söylemeye korksa da açık açık belli ediyordu. ” Canım” diyordu. O öyle hitap ettikçe içi bir hoş oluyordu. Gerçekten canı olmak istiyordu. İçin de hissettiği başka bir duygu daha vardı. Tereddüt ediyordu. Karşısında ki güvenebilecek birisi miydi? Tanıyalı bir ay olmuştu. Kendisine bir çok kez yalan söyleyen kişiyi, olduğu gibi kabul ediyordu. Çünkü her yalanının, kendince mantıklı açıklaması vardı. Sevdiği için öyle olduğuna inanıyordu.
İlk kez birisi için ağlıyordu. Duygularını kontrol etmekte zorlanıyordu. Ondan haber alamadığı zaman, kendini hasta gibi hissediyordu. Mutlulukla acıyı aynı anda yaşıyordu. Yokluğuna katlanamayacağını anladığın da çektiği acı vücudunu sarıyordu. İki kelimesi bile mutlu olmasına yetiyordu.
Yine habersiz ortadan kaybolmuştu, değişik duygular için de kalmıştı. Ona mı yoksa kendine mi kızacağını bilmiyordu. Bir süre sonra ise sadece merak ediyordu. Başına kötü bir şey gelmesinden korkuyordu. Devam Edecek