Senin için hiçbir şey ifade etmeyen anlatılarımın yerini bana dair ben hiçbir şey getiremeyeceksin yerine. Şimdi o nehrin karşısındayım. Hatırlar mısın sana resmini gönderdiğim o nehir, berraklığıyla ve güzelliğiyle sana benzettiğim o nehir. O nehre bakıp içimdeki seni görmeye çalışıyorum. Bende bıraktığın izleri, anıları ve her ne varsa işte şimdi hepsi karşımda. Sen hiç sevdin mi bir şeyi aynı bağlılıkla? Bende bıraktığın anılardan çok geride kalan izleri görüyorum burada –zaman hala ilerliyor mu?-. Yanlış giden bir şeyler olmalıydı, yaması yapılamayacak kadar büyük. Sana kızıyorum sonra… Kendime kızıyorum… Ardından susuyorum. Ben ancak susarak alışıyorum bu duruma –bazen de yazarak-. Uzaklara ait olduğumu düşünüyorum sonra, hiçbir zaman ait olamadığım uzaklara, artık yetmiyor buralar, sessizlik farklı bir biçimde burada. İçimden sessiz bağrışmalar geçiyor. Bildiğin gibi değil, yazdığım gibi artık.
Mevsimsiz Sohbet’ten
https://twitter.com/arpaslanbudak