Bu satırlar, düzenli olarak yaptığım bir çalışmama denk geldi. Yılda birkaç defa olmak üzere, yazı arşivime göz atarım. Bunu yapmamdaki amcım da dünkü ben ile bugünkü ben arasındaki farklarla tanışmak olmuştur her zaman. Ki çoğu kez de bazı farklarla tanışırım. Bugün de bu satırları yazmadan önce göz attığım arşivimde yine bir farkla tanıştım…
Başlıkta da belirttiğim gibi ona rastladım bugün, yani ‘pişmanlık’ kavramına. ‘Pişmanlık’ başlığı altında naçizane karaladığım satırlara baktıkça tüylerim ürperdi açıkçası. Öylesine nefret etmişim ki bu duygudan saymışım her satırda. Ne lanetliği kalmış pişmanlığın ne de acımasızlığı. Çok kızmışım ona ve duvar örmüşüm onunla arama. Belki o zamanki görüşlerimle haklıymışım ama şimdi, şimdi çok farklı bir ben var bu konu söz konusu olduğunda.
Hep duyarız hayat hikayelerini şuradan buradan. Kimi heyecan dolu hikayelerdir bunların kimi sıradan, kimi şaşkına çevirir bizi kimiyse cesaretiyle etkiler benliğimizi… Benim de naçizane bir hayat hikayem oldu dün itibarıyla. Yeni bir hayatın belki de, ilk nefeslerini aldım dün akşam üzeri. Hayatım, aldığım ve mecbur olduğumu hissettiğim bir karar ile değişti,değişecek. Tabii ki de kimsenin merak konusu değildir bu fakat özetlemem gerekirse üniversite değiştirdim ve kalan derslerimi yeni üniversitemde vereceğim. Neyse burası mühim değil.
Şuraya varmak istiyorum bu satırları yazarken: Hayatımdaki bu değişime ihtiyacım vardı ve manevi olarak mecburdum buna. Ve sahip oldum kaderin de yardımıyla. Hayatımın bu aşamasına gelmemde sebep kesinlikle yaşadığım pişmanlıklarımdı. Pişmanlıklarım beni buralara savurdu ve ben şu anda zamanında kızdığım o pişmanlık sayesinde hayırlı olduğunu düşündüğüm noktadayım. Demiyorum ki bol bol hatalar yapalım, pişmanlıklar yaşayalım ve bunlardan beslenelim. Kimse pişmanlıklar yaşamasın, hatalarla tanışmasın, dileğim gerçekten budur fakat bunlar başa geldiği zaman da kızmak yerine beklemek en mantıklısı gibi geliyor bana.
Pişmanlıklarımı şimdi seviyorum, hatalarımla şimdi daha dik bir şekilde yüzleşebiliyorum. Ve madem başıma geldiler, onları onlarla vuruyorum ve gücümü onlardan alıyorum. Elim çok daha güçlü şimdi çünkü hiç etitğim yıllarımı geri almak için yaşıyorum. Bir kolumda pişmanlığım, diğer kolumda hatalarım yürüyorum. Şimdi daha iyi anlıyorum otobiyografilerini okuduğum insanların hayatlarındaki hataların, pişmanlıkların değerini. Yarın fikrim değişir mi bilinmez ama artık kollarımdan ayırmaya niyetim yok kapımı çalacak olursa pişmanlıklar ile hataları. Hani denir ya ‘hayat tecrübedir’ diye, naçizane görece ufak da olsa büyük de olsa bir tecrübem de oldu artık benim.
Ve son kez yine diliyorum, ne hatalar ne pişmanlıklar çalmasın kimsenin kapısını.