Yeni bir hayata başladım. Yokluğunun zifiri karanlığı Osmanlı tokadını çarptığında ruhuma, bir daha iyileşemem, sensiz hiç iyi olamam sanmıştım. Sensizliği ezberlediğim çıkmazlarımda artık yeni bir hayat benim için aydı. Gidiyorum. Servetim namuslu senli günlerim olsun. Ardıma bir daha bakmamacasına senden gidiyorum. Şımarık yaz akşamlarının kaldırım çiçeği değildin ki sen, ömürlük aşkımın bahar tomurcuğuydun; açamadan soldun, soldurdun…
Gidiyorum. Cebimde sanırsın üç kuruşluk bir sevmek taşıyorum; acılar kadehimden son bir yudum aldım, hiç yaşayamayan bizden gidiyorum. Yeni bir hayata başladım. İkramlar, sevenler, sevdiklerim; umut beslediklerim oldu. Üç günlük dünya dedikleri keder meyhanesine umut davet ettim ben, gözyaşlarımı silerek. Gidiyorum. Ardımdan bakacağın günlerin olacak, özleyeceksin. Aşkın kucağında oturmak istediğin ve beni aşk bildiğin sahte günlerin olacak senin de, tıpkı benim sandığım gibi. Sesimi duymak isteyeceksin, bir başkasının sesinde benim sesim sana şarkılar söyleyecek. Unutulmuşluğun acısını sen de tadacaksın, tıpkı benim gibi.
Bende bir yâr vardı, sen tanımazsın onu; ben de tanıyamamışım zaten… Gözleriyle güldüğünde bütün yazlara kahkaha attırırdı o yâr, onu sevmek bana çok yakışırdı; onun gülüşü gözlerimde güzel dururdu. Ondan başka hiç kimse öyle güzel gülemez sanırdım. Gülüşünü unutturacak biri çıkar elbet. Bende bir yâr vardı, sen de tanımazsın onu; ben hiç tanıyamamışım zaten. Kalbinin iyiliğinden gözümün nuru ağlardı; içim ağlardı. Ondan başka hiç kimse bu kadar iyi olamaz sanırdım, bir gülüşü dünyamın penceresine açılan anahtarımdı. Bende bir sevdiceğim vardı; sen tanımazsın, ben de tanıyamamışım. Beni ağlatmak mümkün değil, onun kalbine, onun iyiliğine hiç yakışmazdı. O beni ağlatmaya kıyamazdı. Sonra kıydığı oldum, kıyamadığımın. Bende bir sen vardı, sen seni tanımazsın. Ben hiç tanıyamamışım…
Yeni hayatımın ilk sayfasındayım. Tuttum umutlarımın yakasından en sonunda; yeniden başlamak hakkı doğmuşsa bana da, yalnızca yalnızlığa sığındım. Merak etme, hâlâ seni sensizlikle bile aldatmadım. Yeni bir hayat lazım bana, kurtuldun benden göz bebeğim… Kurtardın beni kendinden, ben hep seni kalbimde taşırken. Yük müydün, asla. Kalbe gelen bizde asla yük olmaz, şerefti seni bende yaşamak, bende taşımak. Ama artık bitti.
Bitti. Hiç ağlama, sızlama, sızlanma. Bitmesini istedin ve bitti. Beş harflik ölümcül harf diyetimi ödedim; bundan gayrı sana ait hiçbir şeyi ödemem ben. Valizimde ağır bir bedel, nihayet çantamda son bir mektup olsun satırlarım; ben seni uykusuz gecelerimin ninnisi, sırtlandığım kaderimin ömür çizgisi saymıştım.
Yeni bir hayata merhaba sensiz… Bedenimde dik yokuşların ağırlığı, yorulmuşum meğer bu kadar çok sevince. Hiç bana sordun mu bu aşkın adını? Ben biz derdim, sen zaten hep ayrılık…
Ayrıldık o hâlde, bütün harfler terk ettiler benim gibi seni. Ama deme, ama sen ama deme hakkını çoktan yitirdin. Düştüm umut peşine, ayağımda senden arta kalan günlerin çamuru; temizlenmeliyim hemen. Yoksa hiçbir sevmek taşıyamaz bendeki bu kiri pası… Temiz sevmelere yaraşırım ben.
Gittim. Dönmek hakkım saklıysa sende kalsın, dönmemek üzere gittim ben. Önce kendimden, sonra senden, en sonunda da hiçbir zaman ‘biz’ olamamış bizden…
Dilara AKSOY