Ben yıllar sonra ilk defa tekrar bu burukluğu içimde yaşadım. Yedi yıldır yaşlanmamış bu gözlerden üç damla yaş aktı. Keşke kalbimdende sadece o kadar aksaydı. Aslında ben yeni bir yerde yeni bir maceraya yelken almak üzereyim. Ama bu koca şehirde milyonlarca insanların arasında ben yeni bir maceradan ziyade yeni insanlara bile kapalı hissediyorum kendimi. Üç gün durduğum Ankarada bile onlarca insanlar tanışıp gülüp eğlenmişken bugün binlerin arasında hiç görülmemiş bir yalnızlığı damarlarımda hissettim. Birine merhaba demek yeni arkadaşlıklar kurmak omuzlarıma yük olacakmışçasına ağır görünüyo şimdi bana. Oysa ne heycanlar besleyerek yola çıkmıştım ben. Korkuyoda sayılmam ama… Ama.. Ah şu amalarım olmasa.
Kalcak yerimde yoktu bugüne kadar hasbelkader geldik. Ailemin yıllardır biriktirdiği dostluk bankasında çekilmiş bi miktar vefa borcuyla yerleştim şimdi kaldığım eve. iki göz, sakin bir apartmanda yaşayan küçük çekirdek bir aile. Yaşlı ve hafif naftalin kokan bu evde ilk kez gördüğüm bu insanlarla evcilik oyunamaya başladım. Çok değil bir haftalık bir misafirlik belki ama hiç tanımadığın insanlarla oturup kalkmak yemek içmek bile dört senedir yurtta kalan bana bile zor. Ama o kadar uğraşıp çabalıyorlar ki benim için. Geçmişten gelen dostlukların kıymetini anlıyorsun bi yandan bi yandan da diyosun ki geçmiş artık geçmeli mi?
Ama yeni şeyler her zaman güzeldir değil mi? Hep öyle demezler mi? Yeni insalar olucak bitmeyen tebessümler. Ben geldim İstanbul.