Her yeni güne “Bu sabah unuttum galiba” diye başlar oldum senden sonra. “Artık sevmiyorum.” “Hiç de özlemiyorum.” diyerek avuttum kendimi yine ve yine her sabah. Nasılsın diye soranları “iyiyim” diye kandırıyorum sürekli. İnanıyorlar mı bilmem ama ben bile inanmaya başladım sanki bu kandırmacamaya… Ta ki o yaşlar gözlerimi terk edip özürlüklerini ilan edercesine yanaklarıma süzülene, kalbimin ağrısının senden ilk vazgeçtiğim günkü gibi tekrar nüksetmesine değin… O an sanki tüm hücrelerimde, seni nasıl sevdiğimden, beni nasıl öptüğünden, o eşsiz kokundan, kulağıma beni sevdiğini fısıldadığında depara kalkan kalbimin göğüs kafesimden delice kendini dışarı atma isteğinden, seni gördüğüm anda tüm vücudumu ele geçiren o titremeden, o eşsiz kokunu bana bahşeden omzuna kafamı koyup burnum boynunda uyumanın ve senin beni asla bırakmayacak gibi sıkıca saran kollarını hissetmenin en güzel hayalleri senle kurmanın hazından tut da beni bıraktığın, senden vazgeçmek zorunda kaldığım anın çaresizliğine, sensizliğe isyanıma, sırf yanımda sen yoksun, bedenim kollarından uzak yapayalnız güvensiz yalnız hissederken, kokun benden uzak, yatağımın sağı boş, sensiz sol yanım eksik diye uykusuz kaldığım gecelerime, her geceyi ağlamaktan kızarmış, yaşlı gözlerle sabaha bağlamama, her satırı sen, ana teması seni içeren yazılarıma, her sözü seni anlatan şarkılara, beraber geçtiğimiz ama şuan sensiz geçtiğim sokaklara, hep gittiğimiz kafede “burda hep onunla otururduk” dediğim masamıza başkalarının oturduğunu yaşlı gözlerle capraz masada izlememe, her duyduğum şeye “o olsa …. derdi” , “o da bunu severdi” diyerek her şeyin sürekli bana seni anımsatmasına kadar hissettim tekrar tüm hüznümü. Hala seni yazıyorum, hala seni özlüyorum, hala sendeyim, hala bende hayalin, hala kokun burnumda, hala bende en derindesin, hem acımsın , bir yerde hem hüznüm ama hala en değerlimsin. Peki ya acaba sen nerdesin, kimdesin? Çok özledim desem geri gelir misin? 😢