Başladığımız yere dönelim, henüz gerçekleri öğrenmediğimiz zamana.
Hevesimizin kursağımızda kalmadığı ve nefretimizin içimize köklerini salmadığı zamana dönelim.
Gündüzü geceden daha çok sevdiğim, saflığın ve masumiyetin yalnızca kitaplardaki karakterlerde olduğuna değil, yaşadığımız bu karmakarışık dünyanın içinde de olabileceğine dair inancımın olduğu günlere.
Mevsimlerden her hücresine kadar etkilenen bir ağaç gibi, ilkbaharda açan yapraklarım yerini sonbahara bıraktı. Sararıp yavaşça yere düşerken her bir parçam, kışa yaklaşmanın korkusunu yaşıyorum çaresizce.
Ya kuruyup gideceğim buz kesen soğukta, ya da yine yazı bekleyeceğim.