Yaptığı, belki de yapabildiği tek şey; hissetmek istemediği acıları yaşamak, insanlığın sosyal tiyatrosuna seyirci kalmak, kendi his kütlesini kaldırmak, taşımak olan bir adam hayal et, yapabilirsen. Şimdi de bir maske giydir ona; etten, deriden, yer yer kıldan; olmak istemese de, yaşamak için, varlığını sürdürebilmek için, insanmış görüntüsü veren. Bunları yapabildiysen, zihninde, giderek büyüyen, beslenen, ayaklı bir tümör canlandırabildin.
Bu çok bilmiş eril tümör, bazı can sıkıcı gerçeklerin farkındadır, ki onu besleyen de budur. Bir insan bedeninde gizlendiğini, davranışlarıyla, çok yüce duyguları ve o bildiğimiz dahiyane fikirleriyle insan taklidi yaptığını bilir. Bu habisi, çevresindeki tonlarca, işe yaramaz malignden ayıran, budur. Tüm urlar, görüp görebilecekleriniz, duyduklarınız, tanıdıklarınız, sevdikleriniz dahil şimdiye, şu ana kadar var olmuş milyarlarca aç yumru, hepsi açlıklarını gidermek için insanlıkla beslenirken bunu ustaca gizler. Yazık ki bunun farkında değildirler. Beslenirler; severler, ürerler; yalanlar anlatırlar,güzel, yayılırlar; yeryüzü pisliklerini hatırlayabilsin diye sağa sola yaptıkları şuna buna isimlerini verirler.
Bir de sevmeyi dener, tepesinde uçan kuşları, her gün basıp geçtiği sokak taşlarını, bulutları, ağaçları sevdiği gibi; tıpkı kendisi gibi varlığını sürdürme savaşı veren başka bir habisi. Sevginin, bağlanabilmenin, hissettikleri açlığa ortak olabilmelerinin kendilerini durdurabileceğini düşünür çünkü. Saf sevginin, yaşam açlığından daha değerli olduğunu, severlerse, el ele verip bu yaşam tüketim çılgınlığına bir son verebileceklerini düşünür çok bilmiş ur. Ama tedaviye olumlu yanıt veremez, yaşadığı beden; kirletilmiş, çiğnenmiş, yutulmuş dünya. Son umudunu da hızla tüketir, yalayıp yuttuğu sağlıklı beden hücreleri -masumiyet, beklenti, yine saf sevgi- gibi. Yapacağı tek şey artık kendi büyük patlayışını olabildiğince öne çekmek için; daha çok, daha hızlı tüketmektir, açlıkla daha çok saldırmaktır sağlıklı hücrelere, bedene. Daha çabuk ölmek için, daha çok asılmak yaşama, tutunmak.
Biri, mutlu olsun ister. Açlığını görmezden gelir ?
Diğeri öbürünü. Katlanamadığı açlığı büyürken…