Kocaman bir yokluk. İnsanların içinde sakladığı kocaman bir tutsaklık. Yapmak isteyip de yapamadıkları birçoğunun. Kaybedecek bir şeylerinin olmadığını düşünüp, kaybetmeye mahkum olan insanlar. işte onların yaşamı bu yazdığım. üç dört cümleye sığan koskoca bir yokluk. Yokluk diyorum da hiçbir şeyin var olmadığı kadar var aslında o yokluk. Tam ortasında hayatlarının. Dalıp gitmelerinin nedeni. Çekip sebepsizce gidişlerini tetikleyen bir yokluk bahsettiğim. Nasıl yok olur ki insan? kısıtlanır çünkü, kendini kaybeder. Toplumun olmasını istediği örnek sıfatına bürünür. Sadece toplumun onları kabul etmesi için. Sonra yok oluş başlar ya da varoluş mu demeliyim? Yokluğun varoluşu. Bu yokluğun nedeniyse örnek sıfatı. İyi gibi durabilir buradan ama birbirimizi yok etme savaşıdır, bir nevi ben’den çıkmaktır. Ondan daha iyi olma savaşıdır. Hırslarına hakim olamama, iradeden şaşma tam anlamıyla mutluluğu, huzuru katletmektir. Sonrası zaten gelir. Mutluluğa olan açlığını kariyeriyle, yok ettikleriyle, anlık zevklerle doyurur insan. Sahteleşir her şey. Canlı renklerin yerini griler alır hayatımızda. Yanlış anlamayın, şikayetim sizler değilsiniz. Beni dakika dakika bitiren yokluk sadece.