bu istikrarlı istek yalnız yalnızlığı doğurmaya yetiyordu tüm gücüyle. tepkisiz çift kişilik yalnızlığımın omzundayken bu güce nasıl karşı koyabilirdi? mutsuz değil umutsuzluk bitiriyordu içimdeki gücü. ve boynum önüme eğiliyor yavaş yavaş. sırtımda bir sızı sanki darbe üzerine darbe indiriyor ve başım düşüyor sanki dizlerime. önümde onlarca yıkıntım ve benim ellerimde. ellerimin soğukluğu tutmuyor parçaları dağılıyorum gitgide. gitgide parçalanıyor buz parçalarım kalanlarımsa buğulu. görünmez yüzüm. ne bir ayna ne bir yansıtacak suyum var artık. buz bir kafes içinde parçalarımla doluyum. soğudukça kendi parçalarımı yakalayabildiğim kadar tutunuyorum. tutunamadığım her bir parçam benden bağımsız bağımlılıklarıyla yaşamayı başlıyor. kalamıyorum geriye. parçalarım oluyor hiçliğim. ve son şöyle; yalnız yalnızlığımla yokoluşum.