Hayallerimle konuştu…
Bir kış soğuğunda sokakta bırakılabileceklerinden bahsetti. Kirpiklerinin ucunda biriken kar tanelerinin her göz kırpışıyla su olup yüzüne akabileceğini anlattı ve elinin tersiyle onları silmeyi öğretti. Su damlalarının kar tanelerinden yağmur damlalarından geldiğini düşündüler. İçleri boşalıpta, gözleri arsız okyanuslara dönüşüverdiğinde, ruh kara kara bulutlanmışta, o bulutlar kirinden arınmak için yıkanıyor oldu. Sonra heyecanlandı hayallerimin kendinden habersiz gözünün yaşları. Kalpazan dünyaya karşı koydular. Bugün de yere düşmek istemiyorum dediler. Ardından gelene yol vermeleri gerektiğini de bildiler ama. Zaten bir buluttan çıkmışım nereye gitsem dedi ilk yaş. Yanındaki damla hiç durmadan göğe uzandı. İkinci ve üçüncü de ardı ardına dizilmeye başlarken gözün yaşları, göğün yaşlarına büründü tembel vücudundan sıyrılıp. Gökyaşı oldu gözyaşı.
Hayal, kalp kırıklığı ile konuştu.
İçimizin bulutları, kalpazan dünyanınkilerle birleşti biryerlerde.
Gözyaşı, gökyaşı oldu bir buluttan düşüp diğerine uzanarak.
Peki ya ‘Gök Nerede?