Daha bikaç gün önce kalbim kırık diye üzülüyordum. Ağladım, saçma şeyler yaptım, yemek yemek istemedim. Bir sürü neden aradım neden böyle oldu diye. Fakat şimdi kendi kalbimi unuttum. Başka bir kalbi kırdım. Elimden geldiğince engellemeye çalıştım. Fakat hep kendimden daha kırılgan bi kalp olamayacağına inandığım için ellerimde tuttuğum kalbin bu kadar kırılgan olabileceğini düşünemedim. Onu kendimden uzaklaştırmak istedim. Yavaşça yere koyarken oluşan ufacık sarsıntıdan etkilendi ve tuzla buz oldu. Kalbin kırık parçalarının arasından akan gözyaşına engel olamadım. Zaten müsebbibi benken daha fazla dokunup iyice kötüleştirmek istemedim. Daha nası kötü olabilecekse artık..
O kadar zarar verdim ki. Fakat insanları kendi çıkarlarımız için kullanamayız. Onları nasıl mutsuz etmeye hakkımız yoksa onları sona erecek bi mutluluk için heveslendirmeye de hakkımız yok.
Kalp kırmak işte böyle bir şey.
Burda kırmak felan diyoruz fakat bu kırmaktan daha başka bir şey. Bir yıkım. Bir yakım. Bir eziyet. Ben dönüp arkamı gidemiyorum. Öyle biri değilim. Bir yanım ardımda kalıyor. Mutluluğum, başka birinin mutluluğuna engel olduğum için kızgın bana.
Beni bu duruma iten şey tabi ki vicdanım. Fakat vicdanım bana bunca etkiyi yapıyorsa, beni bu denli huzursuz ediyorsa karşımdakinin durumunu kim bilir ne fenadır. Üstelik onu kontrol eden şey kalbiyken.