Ölüm hakkında herkes o kadar çok şey bilir, konuşur ki. Sanki bir yerlerden görülmüş de anlatılıyormuş gibi. İnsan şahit olmadan bilemiyormuş.
Hiç tanımadığınız ölü bir insanın elini tuttunuz mu hiç? O mat ve soğuk elleri..
Yüzüne bakıp yaşadığı acıları tahmin etmeye çalışırken bir de o yüzün tebessümlü olduğunu düşünün. Ölü bir insanın nasıl olur da güler yüzü? Oluyor. İşte, basbayağı gülümsüyor.
Sanki ‘iyi yaşadım be!’ der gibi. İyi sevdim-sevildim, iyi üzdüm-üzüldüm, iyi de çektim şu hayatın kahrını der gibi. Bana bahşedilen süre yetti, artık gönül rahatlığıyla gidebilirim der gibi. Geride kalan sevenlerine de üzülmeyin, iyiyim ben der gibi gülümsüyordu yüzü.
Kim bilir nerelerden geldi, neler yaşadı o beden? Şu tuttuğum soğuk eller?
Elleri soğuktu, ama yüreğinin sıcaklığı yüreğime işlemişti. Onun kalbi durmuştu ve son kez yüreğime dokundu sevgiyle.
Bazı ölüler güzel olurmuş. Bu adam da güzeldi be!
Bana da ‘işte böyle yaşa yaşayacaksan’ der gibi gülümsüyordu. Öleceksen de böyle öl! (Hayata son kez gülümseyerek.)
Gülümseyerek yaşayın. Acı çekseniz bile.
Mutsuzluğa değil, mutlu olmaya sebepler arayın.
Herkesin dediğine kulak asmadan, biraz umursamaz, biraz dikkatli ve bir o kadar da çok sevgiyle yaşayın.
Sevin! Ne olursa olsun, sevin!
Yaşadığınız çevreyi, doğayı, hayvanları, insanları.. Ve hatta aldığınız nefesi bile. Durun, bir de severek ciğerlerinize çekin havayı.
Hayatı dolu dolu yaşayın derler ya.. İşte, siz de sevgiyle doldurun hayatınızı. Severek yaşayın.
Hayattaki bunca acıya, kedere gülümseyerek veda edin.
Gülün be!
Gülümseyerek ölün.
Alay eder gibi, umursamıyormuş gibi. İşte, bunu da başardım, size de son kıyağım olsun der gibi. Geride kalanlara ilham olarak.
Ne kadar kötü şeyler yaşarsanız yaşayın, ne kadar çok acı çekerseniz çekin bunların da bir sonu vardır. Hiçbir şey ilelebet sürmez. Hayata umutla bakmaktan vazgeçmeyin. Herşeye rağmen gülümsemeyi eksik etmeyin yüzünüzden.
Hele ki, hala elleriniz sıcak ve onları tutacak birileri varken…
Funda..