Vurgun yemiş gibiydi en dibe kadar çökerken her anın acısını yavaş yavaş hissetmişti.Jilet,bileğini boydan boya keserken çok sakindi.Acelesi yoktu.Bileğin sahibi bu ağır çekimde yaşadığı anların kendisine ait olduğuna hala inanamıyordu.Ve mutluluk,az biraz hissettiği olumlu duygular o kadar hızlı bir şekilde gelip geçmişti ki.Bu ani değişimlere dayanamamıştı işte yavaşça düştügü o karanlık sulardan bi anda çıkmak istemiş sonucunda ise ruhu ölmüştü.Nefes almaya çalışırken bile yoruluyordu.Şimdi,bu odada kollarından akan ılık kan gözyaşlarıyla birleşip pembemsi bir renge bürünerek usta bi şairin mısralarına,en iyi ressamların tablolarına ya da bir gitaristin konçertosuna küçümseyen bir tavırla bakıp kendi sürrealist darbelerini indiriyordu sertçe soğuk ve beyaz zemine.O ise bilincinin son kırıntılarıyla nerede hata yaptığını bulmaya çalışıyordu.Gözleri yavaşça kapanırken yere baktı.Görüşünü netleştirmek istesede yapamadı.Ama bulanıklaşan dünyasında kendi sonsuzluğunda sonunu bulduğunu bilerek,bu benim şaheserim diye mırıldandı.Ve bu gördüğüm en güzel şey..