Oysa ki güzel hayallerim vardı.
Gökkuşağı bir tablo değildi belki fakat yeterince renkli idi.
Avuçlarıma bakıyorum şimdi kırmızı ve hatta kıpkırmızı.
Başımı aşağı eğiyorum, dizlerim var. Çürük içinde ve çizikler.
Göğsüme bakıyorum ya da bakmasam mı bilemiyorum. Yara bereden geçilmiyor.
Avuçlarınla tuttuğunu sandığım kalbime bakıyorum bir de; onu da çiğnemişsin ayaklarınla.
Ben çizdiğim tabloma geri dönüyorum. Umutlarımla oynanmaması için, kalbime daha fazla zarar gelmemesi için.
Sevmek istemiyorum artık.
Anlaşılmak istemiyorum.
Uzak kalmak istiyorum her birinizden, zarar vermeyin istiyorum bana.
Benden zarardan başka bir şey çıkmaz artık.
Kırıp dökerim herkesi.
Yorarım kendimi ve sizi.
Kendi kendime sardım ben yaralarımı, ihtiyacım olmadı yardımınıza ya da ilginize.
Bu saatten sonra yaralarını sarmaya geldimlerinize karnım tok benim.
Hayallerimle sevin beni.
Hani derler ya “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın.”
İşte, öyle dokunmayın bana.
Gerçekliğe gidiyorum sonra, umutlarıma sarılmaya.
Güleceğim artık.
Kötülüklerinize de karnım tok üstelik, yalanlarınızla da uzak durun benden.