Gözyaşı kovama baktım içinde sana dair senin için tek damla yaş bile yoktu. Kırılmış kalp vazomu ellerimle tutamasam da hissediyordum sadece ufak bir iz vardı. Bütün yaralar kapanmak için açılmaz mıydı? Nice mevsimler geçiyordu sensiz sen bensiz mutluyken bir başkasıyla aşkken ben neden sensiz yalnızlığımla mutlu olmayacaktım ki?
Cebimde öğüt bilyeleri biriktirdim. Çektiğim acıları çekmesin diye başkaları, onlara yapmamaları gerekenleri anlattım. Ne zaman aşk doktoru olurmuş insan biliyor musun? Ölümcül bir hastalık gibi ölümcül bir aşktan mucize eseri kurtulduğunda… Ben de yaralı bereli olsam da kurtuldum.
Hakkımı da helal edip güzel günlerin ellerinden tuttum. Mutluluk, soframda meze olmuşken biçareler “aşk acısı” diye inlerken”Gerek yok acı çekmeye” dediğimde ben de yaralı bereli sensiz olsam da kurtuldum. Ne git derim artık satırlarımla sana ne gel ne de gitme… Cümlelerim af yolunda bayrak kaldırmışken ben seni affetmişken kin kurşunu işlemez bize. Sağ kal yaşa sen, bir başkasının ellerini tutmak için bir başkasına “sevgilim” demek için bir başkasına aşk olmak için sağ kal yaşa sen… Ben de yaşıyorum, yaşayacağım. Bir gün yalnızlığa sarılıp onunla da vedalaşıp bir başkasıyla mutlu olacağım. Hayat işte… Dün siyahsan bugün beyazsın geçmeyen acı mı varmış ki söyle?
Hatırımda kalan sevgili yabancım; dudaklarım titredi bir an… Soğuktan değil, anla; bir iz bile kalsa hatırlandığı vakit ya kalpten ya gözden ya da dudaktan dökülür acı sızısı…
Müsaadenle, cümlelerim daha fazla üzülmesin… Hoş kalacağım sensiz, söz veriyorum çok hoş kalacağım başkalarına sensiz; sana söz veriyorum…
Yaralı bereli olsa da insan, iyileşir yaraları; yeter ki umudu bâki olsun…
Dilara AKSOY