Okuduğum ilk Franz Kafka kitabı; “dönüşüm” oldu. Kafka ile ilk tanışma için uygun bir kitap mı bilemiyorum lakin oldukça farklı bir öyküydü benim için. Öykü; ailesinin sıkıntıları sebebiyle haz almadığı bir işte kötü şartlar altında çalışmak zorunda olan ana karakterimiz Gregor Samsa’nın bir sabah uyandığında kendini bir böcek olarak bulmasıyla başlıyor. Başına gelen bu ilginç, korkutucu belki biraz da iğrenç duruma rağmen şaşırtıcı bir şekilde hala ailesinin sıkıntılarını düşünmeye devam ediyor Gregor. Buna karşın ailesinin ona olan ilgisi, acıma duygusu zamanla iğrenmeye dönüşüyor ve hatta “ondan nasıl kurtuluruz?” düşüncesine kadar ilerliyor. İşte Kafka, Gregor’un içinde bulunduğu bu durumdan yola çıkarak bizlere toplumun bireyi nasıl kullandığını ve Gregor’un böceğe dönüşmesiyle toplumdan farklılaştığı için yine topluma göre iticileşen ve hatta iğrençleşen bireyin toplumla olan ilişkisini ele alıyor. Aynı zamanda toplumun ve ailesinin bireye ilişkin beklentileri yerine getirilemeyince bireyin nasıl da “çirkin ördek yavrusu” ilan edildiğinden bahsetmekte.
Kafka’nın 1915 yılında yayınlanan “dönüşüm” öyküsü boyunca işlediği bu düşüncelerini kendi kültür ve yaşayış biçimimiz etrafında düşündüğümüzde aslında bizim aile yapımızın öyküde gözler önüne serilen muhakkak Kafka’nın da kendi ailesinden tecrübe ettiği aile yapısından ne kadar da samimi ve içten bir yapı olduğunu kolayca farkediyor ve kendi kültürümüzdeki aile yapısının önemini, değerini anlıyoruz. Ayrıca öykü boyunca işlenen duygudan yoksun, bireyi adeta bir kukla gibi istediği şekilde yönlendirmek isteyen, işlevini yitirmiş kalıplara uymayı zorunlu kılan ve daha bir çok dayatmayla karşı karşıya bırakan aile, toplum yapısıyla da toplumun ve ailenin nasıl olmaması gerekir sorusuna kendimizce bir cevap bile bulabiliyoruz.
Daha fazlası için bakmak isterseniz: http://birdamlafikir.blogspot.com.tr/2014/10/fikir-okumalarfranz-kafkaya-gore-aile.html