Onlar; 4,5 milyon dolar derdine düşmüşken, vatandaş 4,5 liralık sebze alabilmenin derdindeydi.
Onlar; villa, köşk, şato peşine düşmüşken, vatandaş kiralık ev arıyordu.
Onlar; helikopterle cirit atarken, vatandaş otobüse, metrobüse yetişmek için koşarken birbirine fark atıyordu.
Onlar; Suriye, Filistin vb. ülkelerdeki yoksullara sandık sandık yardım ederken, vatandaş açlıktan ölüyordu.
Hastanede mahsur kalıyordu.
Aç kalmamak için genç kızlar bedenlerini ya satıyor ya da satmak zorunda kalıyorlardı.
Onlar; müslüman ülkelerde yaşayanların iffetinin peşine düşmüşken okul çağında gelinlerimiz oluveriyordu.
Onlar; hırsızlığı tescilli politikacıları belediye başkanı, milletvekili ya da danışman yaparken, ölmemek için iki ekmek çalan çocuklar 14 yıl hapis cezası alıyorlardı.
Onlar; parkı bahçeyi yerle bir edip residence veya avm yapma peşindeyken, vatandaş can veriyordu.
Gözünü kaybediyordu. Başının yarısını kaybediyordu.
Umudunu kaybediyordu.
Gençliğini kaybediyordu.
Onlar; tüm dünyada aranan terör finansörü için hastane kapatırken, vatandaş evladının cesedini bir çuvala koyup sırtında taşıyordu.
Onlar; milyon avroları taşımaktan yorulurken, vatandaş bedava dağıtılan kömürü, makarnayı taşımaktan yoruluyordu.
Günde 3 lira otobüs parası vermemek için yürümekten yoruluyordu.
Bir kilo soğanı elli kuruş daha ucuza alabilmek için pazar pazar gezmekten yoruluyordu.
Onlar; saraylarda düğün dernek yaparken, vatandaş kızını başlık parasına satıyordu.
Onlar; gemi, konut, avm işlerine girişirken, vatandaş tazminatını alamadan işten kovuluyordu.
Onlar; kendi aralarında milyonlarca lira borç alıp verirken, vatandaş kredi kartıyla, kredi kartı borcu ödüyordu.
Çocuk bezini taksitlendiriyordu.
Mahalledeki her bakkala borç yapıyordu.
Onlar; ölmemek için onlarca korumayla dolaşırken, vatandaş sessiz ve yalnız ölüyordu.
Ha yanlış anlamayın. Bu yapılanlardan memnun olan vatandaşlar var hala.
Zaten bu vatandaşlar var oldukları için “ONLAR” da var.