Bir kadifenin üzerinde izler kalır. Eylül diyen dudakların yasaklanır. Kafenin birinde çalan müzik kırılma anı olur. Üzerine yol kenarındaki su birikintisi sıçrar! Sen ellerimi tutarsın… Sen ellerimi tutarsın be! Dünyanın…
Gel demiştin bana Eylül de Solmayan yüzünle gel demiştin güller vardı gamzende Belki severim demiştin o günün bir(için)inde Kaç mevsim geçti sayamadım Eylülle Şimdi geldim eylülde solmuştum bende…
Dün Eylülümüz katl edildi Bugün Leyla’mız katl edildi İnsanlığımıza lanet olsun Sözler artık bitti kelimeler gitti Bu acıya dayanmaz yürek İki karış toprağı nasıl atar üstüne kürek İdam çıksın…
Nasıl yazayım ben Eylül kızımı Nasıl anlatsam ben derin sızımı Lanet olsun demek inan yetmiyor Mevla yazmıyor kötü yazgımızı Kapat diyor kötüyü aç güzel kapınızı Söz bitti artık…
30 Eylul 2013 günü… Ankara, yazı uğurlamaya hazırlanıyor. Hoş bir esinti. Gençlik Parkı’nda bir semaver çayın tadı çok başka. Havuzlar, ağaçlar, dinginlik. Her şey yerli yerinde. Birkaç saati orada geçiriyorum.…
Bir kelime daha dökülemedi ağzından, kanlar süzülürken. Sokağı yarı aydınlatan, yanıp yanmamak arasında kalmış lamba altına atmış kendini. Güneş sönmüş saatler evvel, gözü kararmış yediği dayak sonrası. Kan kusarken, kin…
Ah, Efendiler! Duymuşsunuzdur mutlaka. Eylül Hanımlar geldiler. Tez vakitte gittiği de duyulur, acele görür işini kendisi. İnanır mısınız, pek cana yakın buluyor onu kalem tutan eller. Bir çözüyor dillerini, sorma…
Vakit ikindi 9 Eylül, İzmir Ömrümün şehri. Özgürlüğünün sene-i devriyesi Ne mutlusundur sen şimdi “Öyle güzelsin ki, Kuş koysunlar yoluna.” Yolların bayraklarla…
Küçücük bir kapı aralığından Sızıverdi yüreğime Aşk.. Ahşap bir pencere kenarından Süzülüverdi yine Ay. Geldi fısıldadı kulağıma. Al dedi… Seninim. Sorgusuz sualsizce ben yollarına serilirim. Kimi gün neşe, kimi gün…
“Eylül onun tek sığınağıydı şiirlerinde.” cümlesine, bir Türkçe sorusunun B şıkkında rastladım. Soruyu hazırlayan edebiyattan anlıyor besbelli. Eylül ki, üzerine milyonlarca satır yazılabilen. O ki, hüznün ilk durağı. Sıcacık bir…
ıslıklar çalınır sokaklarda, kan, ter içindedir gözleri gölgelere sığınır da taşar hüzünleri sarılıp siyaha… kaçan kaçanadır, avlulardan çığlıklarıı yükselir, ve kahkahaları sokak aralarından sanki bir masum çocuk gülüşüdür kaybedeceğimiz birkaç…
Sokaklardaki hıçkırıkları rüzgar sinirli bir homurtuyla temizliyor… Yapraklar son bir dans ile kaldırımlara düşüyor,ölmeden önce yapılan son dans gibi.. Güneş yavrusunu kaybetmiş gibi parlamaya çalışıyor,bugün mevsimlerden Sonbahar… Baharın bitkin ve…
Ağaçların yaprakları sararmış Kaldırımlar yapraklarla dolmuş Güneş artık parlak doğmamaya hazırlanıyor… Bulutlar ağlamak için dert arıyorlar… Ağaçların gövdeleri çırılçıplak İnsanlar en kalın kıyafetlerini çıkarmış. Mont,yelek,atkı ve şapka… Sokaklar ise kendilerini…