Uyan Sunam Uyan
Yazı başlığı Türk Halk Müziğimizin sevilen eseri Uyan Sunam Uyan türkümüzden İntihal edilmiştir.
Duydunuz mu?
İslamiyet’te kadın-erkek yan yana oturamazmış.
Kim mi demiş?
Uyuyun siz ayakta!
Haber dinlemeyin.
Gazete okumayın.
Milli Mücadeledeki başarılarından dolayı Gazi Mustafa Kemal Paşanın teklifi ile TBMM tarafından Kırmızı şeritli İstiklal Madalyasına layık görülen Efe Ayşe’nin memleketi Aydın’da, yer yerinden oynadı.
Bağımsız, görsel ve yazılı basın “Yeniden Refah Partisi Aydın İl Başkanlığı’nda yapılan toplantıda, “kadın-erkek yan yana oturamaz, fotoğraf çektiremez” tartışmasını manşetten duyurmak için reyting savaşı çıktı.
Az kalsın silahlar patlayacak, kan akacaktı.
Cahiliye dönemi kafasına sahip bir partilinin, milletvekili aday listesi 5. sırada yer alan Havva Türk’ün oturduğu yerin değişmesini istediği; yazıldı çizildi, manşete düştü.
Hayal, içindeki fırtına ile boğuşur; 21. Yy nereden nereye geldik diye hayıflanır dizini döverken İlham perisi yerden biter gibi çıka geldi.
Yavaşça eğildi, Deniz’in kulağına Sanatçı Aynur Haşhaş’ı davet et, “Uyan Sunam Uyan’ı” söylesin diye fısıldayıverdi.
Hayal, içinden kendi işitecek kadar yüksek bir sesle, öneri harika ben niye düşünmedim derken; Maviş’e seslendi. Bir soluk uç, sanatçı Haşhaş’ı bul; kendisini sabah kahvesine beklediğimizi söyle, koluna gir, al da gel diye gönderdi.
Mavişin gitmesiyle, Aynur Haşhaş ‘la birlikte dönmesi bir oldu. Maviş ve Haşhaş gelir gelmez, Doruk elinde tepsi, üstünde bol köpüklü sade Türk kahvesi, yanına çikolata ile birlikte, kapıdan içeri süzüldü.
Kahveler yudumlanırken, Deniz olup biteni, kısaca özedi ve sanatçıdan Uyan Sunam Uyan türküsü söylemenin tam zamanı diye gülümsedi.
Haşhaş, hiç nazlanmadı!
Saz yok, sazlar olmadan okuyamam mazereti arkasına saklanmadı. Gözlerinin içi gülerek, o muhteşem ses ve yorumuyla;.
“Şafak söktü yine sunam uyanmaz.
Hasret çeken gönül derde dayanmaz.
Çağırırım sunam sesim duyulmaz.
Uyan sunam uyan derin uykudan” yanık yanık okumaya başladı.
Sanatçı Türküyü yorumlarken, Deniz zihninin derinliklerine doğru yolculuğa çıkmış karanlık dehlizlerde Türkiye nereye gidiyor sorusuna cevap arıyordu.
O cevap ararken, Maviş’in uçarak gelip omzuna konması ve Cumhuriyetin 100. kuruluş yıldönümünde yaşananları rüyanda görsen inanır mıydın sorusuyla kendine geldi.
Mavişin sorusu Deniz’i kendine getirirken, sohbete Doruk’ta katıldı.
Bu da bir şey mi?
Şaşırmıştı Deniz!
Dahası da mı var?
14 Mayıs’ta yapılacak seçimlerde, TBMM girmeye hazırlanan ve de İktidar listesinden aday olan Hüdapar partisinin; İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasaya karşı olduklarını Mısır’daki sağır sultan bile biliyor. Hal böyleyken, iktidar bu partiyi hem meclise taşımayı hem de bakanlık vermeyi kabul etti.
Bir Haber daha var ki evlere şenlik dedi.
Evlere şenlik olan da neymiş?
Biz burada “İslamiyet’te kadın-erkek yan yana oturamazmış”ı gündeme taşırken; Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Show TV’nin sevilen dizisi Kızılcık Şerbet’ine yayın yasağı getirilmiş.
Hayalin gözleri fal taşı gibi açıldı, dudaklarından hadi canım sende sözcükleri dökülüverdi…
Perşembe gününü iple çeken izleyiciler, bu hafta dizi yerine Yenden Refah Partisi ve Hüdaparın yol arkadaşını izlemeye mecbur mahkûm edilmiş.
Şakamı mı yapıyorsun? Bu senin dediğin resmen ve alenen sansür.
Kızılcık Şerbeti tam da her iki parti ve onların büyük ortağının kafasındaki Türkiye’yi milletin zihnine uygulamalı yerleştiriyordu.
Kim neden, niçin rahatsız olmuş doğrusu çok merak ettim. Şayet 14 Mayısta seçimi bu cenah kazanırsa bilinsin ki; Türk Kadının kaderi, Kızılcık Şerbetindeki Nursema’nın kaderiyle özdeşleşecektir cümlesi dökülüverdi dudaklardan.
Sohbet bittiğinde, sanatçı Dilerim Allah’tan sızlasın için, Uyan sunam uyan derin derin uykudan mısralarıyla Türküyü noktalıyordu.
Umarım 14 Mayıs genel seçimleri, Atatürk’ün Aziz diye nitelediği Türk Milleti için şafak vakti olur. Türk kadınına giydirilmek istenen cahiliye dönemi fikir ve düşüncesi, ilmin engin sularında Deniz’in engin dalgaları arasında boğulur.