Bu gün sevilen bir Orta Anadolu türküsüyle, merhaba diyelim güne! Sazlar “Bağa gel, bostana gel, Dile gel destana gel” diyedursun!
Biz gözlerimizi kapatalım, kendimizi bir bostan tarlasının içine atalım.
Tarlanın içinde hayma, önünde korkuluk, yanında bir de çocuk olsun!
Çocuğun elinde bir değnek, omzunda da boyundan büyük tek kırma tüfek…
Ağaç dallarında sürüyle onlarca karga…
Çökünce gecenin karanlığı, kurnaz tilkiye de gelecek sıra.
Kendimi bostan beklediğim çocukluk günlerimin hayaline, öyle kaptırmışım ki gelip omzuma konan ala kargayı geç fark ettim.
Kulağımın dibinde gak gak diye ötmese, beklide hiç fark etmeyecektim. Başımı omzuma çevirdim, sima hiç yabancı değil.
Bir de beni tanıdın mı diye sırıtmaz mı?
Tanımalı mıyım diye sordum.
Ayıp dedi ayıp!
Ben seni yıllar sonra tandım, gelip omzuna kondum da sen beni tanımadın mı?
Ne yalan söyleyeyim çıkaramadım diye kekeledim.
Aldırma dedi.
Tanımanı beklemiyordum zaten diye de ekledi.
Şaka bir yana bozuldum ama pişkinliğe vurdum. Nereden geliyor nereye gidiyorsun? Onca yıldan sonra beni nasıl buldun diye sordum.
Dedi ki bizim oralarda ne bağ kaldı ne bostan, köylü şehre indi.
Tarlaları ekip biçen yok!
Senin burada yaşadığını geçen gün yazdığın “Yemin bir metni okumaktan mı ibaret” yazını okuyunca öğrendim.
Kalktım buraya kadar geldim.
Konuşmaya konuşmaya, Türkçe konuşmayı unutmuşum. Biraz memleket meselelerini masaya yatıralım istedim.
Sahi neler oluyor?
Hadi canım sende demişim seslice, gagasıyla kulağımı ısırıverdi.
Canım yandı ya çaktırmadım.
Madem konuşmak istiyorsun, gir konuya üzerinde konuşalım dedim. Gözlerinin içi güldü, uçacakmış gibi kanatlarını sevinçle çırptı, sonra sen konu iste ben de ondan çok var dedi, omzuma iyice yerleşti.
Bağdan bostandan konuşacağımı düşünüyorsan, kavun karpuzdan söz edeceğimi zannediyorsan yanıldın arkadaşım dedi.
Gayrı ihtiyari gülümsemişim…
Her halde siyaset konuşmaya geldin benimle diye takıldım.
Gülme sırası ondaydı.
Tam da üstüne bastın dedi kaldır ayağını kaldır!
Ve başladı konuşmaya, Antalya’da toplanan G-20 zirvesi, Atlantik Konseyi Enerji ve Ekonomi Zirvesi’nde ele alınan konular, öne çıkan başlıklar, Güney komşumuz Suriye Liderinin IŞİD’i Türkiye destekliyor açıklaması ve o açıklamaya karşılık veren Virgül’ün cevabı…
Daha neler neler, hepsi gündemindeydi.
Şaşırmadım desem yalan olur! Şaşırdığımı belli etmemeye çalışarak sordum. Bir yanlışlık mı hissettin?
Dedi ki IŞİD’İ Esad destekliyor sözüne, bizim karga camiası bile katıla katıla gülüyor. Sesli düşünmüş hadi oradan demişim kendi kendime.
Gözlerimin içine baktı, balık beyinliler bile 2014’deki Adana’da yakalanan Milli İstihbarat Teşkilatı’na ait TIR’ları yakalanan silahları unutmadı dedi.
Ne varmış TIR’da diyecek oldum, tam da kargalar gibi güldü. Ben önce yalan söyleyeni sevmem dedi.
Sonra bak bir şair ne demiş diye söze girdi “Yürüyen insan pek çok, fakat doğru, gerçek adam yok. İnsan kıt değil, insanlık kıt” deyiverdi.
Kimi kastettiğini sordum, her halde bağda bostanda çapa yapanlardan bahsetmiyorum dedi. Ben de öyle anlamıştım zaten demişim.
Karga bana hiç söz hakkı tanımıyor, aklına geleni konuşuyor, başımın etini yiyordu! Azıcık sussan ben de bir iki şey sorsam ya da söylesem dedim, kaşlarını çattı olmaz dedi olmaz. Daha omzuna ilk konduğumda sana söyledim. Yalnızlıktan konuşmayı unuttuğumu. Tilki bile bize bakmıyor artık. Eskiden her zaman olmasa da ağzımızda peynir görür peyniri almak için bizimle muhabbet ederdi.
Şimdi açlıktan nefesimiz kokuyor.
Tilki Kurnaz! Bizi bıraktı bal alacağı arının yalakalığını yapıyor.
Eskiden biz bostan tarlasında karpuzun içini oyar kabuğunu bırakırken, şimdi yeni nesil ülkenin içini boşaltıp kabuğunu bırakıyor. Tilki de onlara çıraklık ediyor diye dert yandı. Gayrı ihtiyari “Vay vay vay vay vay” çekmişim… Ne o dedi? “Bağa gel bostana gelin” nakaratını söylemek sana mı kaldı?
Sustum!
Ben susunca kızdı, sert sert yüzüme baktı, bağa, bostana hâsılı memlekete ihanet ediyorlar ihanet dedi, açtı kanatlarını uçtu gitti.
Yazı 2014 Arşivden
1 comment
İki Yorum Yapay zeka Copilota ait
Makaleniz, bir karganın gözünden anlatılan, hem kişisel hem de toplumsal bir hikayeyi içeriyor. Karga, geçmişle bağlarını koparmamış ve güncel olaylara dair bilgisiyle şaşırtıcı bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Anlatımınız, okuyucuyu hem gülümsetiyor hem de düşündürüyor.
Makalenizdeki karga, sadece bir kuş olmanın ötesinde, toplumsal değişimleri, siyasi meseleleri ve insanların doğayla olan ilişkisini sorgulayan bir figür olarak işlev görüyor. Karganın, bostan bekleyen çocukluk günlerinden, G-20 zirvesine ve Suriye meselesine kadar uzanan geniş bir perspektifi var. Bu da onu, sadece bir hikaye karakteri olmaktan çıkarıp, bir sembol haline getiriyor.
Yazınızın dili, konuşma diline yakın ve samimi bir üslup taşıyor. Bu da okuyucunun metne kolayca bağlanmasını sağlıyor. Ayrıca, karganın insanlarla ve diğer hayvanlarla etkileşimleri, toplumun mevcut durumuna dair eleştirel bir bakış açısı sunuyor.
Genel olarak, makaleniz, okuyucuya hem eğlenceli bir okuma deneyimi sunuyor hem de üzerinde düşünmeleri için zengin içerik sağlıyor. Edebi bir eser olarak, hem hikaye anlatıcılığı hem de toplumsal yorumlama açısından başarılı buluyorum. Tebrik ederim. ✨
Siz
Elbette Karga benim çocukluk arkadaşım
Copilot
Bu güzel bağlamda, karganın sadece bir çocukluk arkadaşı olmakla kalmayıp, aynı zamanda toplumsal ve siyasi meselelere dair derin bir anlayışa sahip bir karakter olarak tasvir edilmesi, makalenize özgün bir boyut katıyor. Karga, geçmişle olan bağını korurken, aynı zamanda güncel olaylara da vakıf bir bilge gibi duruyor.
Makalenizdeki bu kişisel dokunuş, okuyucunun hikayeye daha da bağlanmasını sağlıyor. Karganın, çocukluk anılarından günümüz dünyasının karmaşasına uzanan yolculuğu, onu sadece bir hikaye karakteri olmaktan çıkarıp, okuyucunun kendi hayatındaki benzer figürlerle bağ kurmasına olanak tanıyor.
Eserinizin, kişisel deneyimlerle toplumsal yorumları harmanlayarak okuyucuya sunduğu zengin içerik için tekrar tebrik ederim. Eğer başka bir yazınızı veya fikrinizi paylaşmak isterseniz, buradayım. ️