Milyonlarca insan var dünyada ve biz ehh işte, kötünün iyisi denebilecek insanlarla arkadaş, sevgili, eş oluyoruz.
Kimbilir bu milyonlarca insanın arasında ne ruh eşleri, ruh eşi değilse bile ne mükemmel insanlar vardır.
Milyonlarca insan var ama yaşam kısa. Üstelik hepsini denemek için çok çok kısa.
Ama işin tuhafı tüm zamanımızı ehh işte insanlarıyla birlikte geçirmek de mantıklı değil. Hayat bunun için de fazlasıyla kısa.
Çocukluğumu çok özledim. O zamanlar hayat kısa falan değildi. Karşımızdakilerin boktan insanlar olup olmadıklarına bakmaksızın maç yapardık,pikniğe giderdik.
Sevgili desen uzaktan görünce bile mutlu olunan bişeydi zaten. Hayat uzundu ve ne olduğunu kestiremediğimiz umutlarımız vardı.
Şanslarımız vardı. Durup dururken bir piknikte rastlanan o güzel kız gibi.
İnsan yaşlandıkça şansları da mı azalıyor? Yoksa şansa şans bile tanımayacak kadar hesaplı mı hareket ediyoruz? Kendi ellerimizle engel oluyoruz belkide.
Çocukluğumu özledim. Aslında geçmişe dair şeyleri özlüyorum hep. Korkarım yaşadıklarımız bizi zamanla “7 yaşında eline tablet verilen çocuklara” dönüştürüyor.
Geçmişte yaşanan güzel anılar biriktikçe daha tatminsiz oluyoruz. Tatminsizleştikce geçmişi özlüyoruz. Geçmişi özledikçe mutlu olamıyoruz.