Çalışma odası,
Oturan bir güzel,masamın çaprazında.
Arada bir de kolon olmasa,
İki büklüm bakışlar olmayacaktı.
Saçları kısa,
Güzel kahkülü kaşları hizasında.
Ben içeri girince “kim o?” bakışı,
Sonrasında,bakışları ayak hizasında.
Elinde bir kitap,
Adını bilmem,hatırımda kalan üstünde siyah kap.
Anlatılamayacak bir şeyi anlatan mushaf,
O güzel zihnini bulandıracak.
“Yorumumu yanlış anlama” demeyi düşünürken,
o birazdan kalkacak,gitmeseydi keşke derken,
Kapının önünde,bir eli kapı kolunda,çekingen bir tavırla,
İyi çalışmalar,dedi(17:16)
Şaşkınlıkla -sağol.
Oda da tek başıma,o gidince,
Gülüyorum biri görse deli dercesine,
Bir kağıda değerli bir not:
İyi çalışmalar,17:16.
O da ne,masasının köşesinde bir şemsiye,
Üzülsem mi sevinsem mi,bir daha konuşucam diye,
Aldım,bırakır mıyım?
Yağmura tutulmuş ıslak,
Onu alınca benim içimde bir aşk yağmuruna tutulacak.
Koydum,masamda bir sandalyeye,
Bir aşağı bir yukarı,o nerede?
Bulamadım…
Yan odada otururken
Bir ses yukardan “şemsiyemi alıp gelicem”
Yanımdaki adam “şemsiyen bursa o bulmuş”
“Teşekkürler”
İşte bundan sonra başlar.
Merhaba,merhaba,
Nereye kadar gider böyle bu ara?
Birde sağol,
Giderken,kahvesi elinde,narin yürüyüşüyle.
Onu görebilir miyim diye,
Bir aşşağıya,bir yukarıya.
Bu yolda biter,
Garaj kapısında…