Anlattığın peri masallarından ibaret değilmiş hayat Anne… Herkesi yorarmış, çok seversen çok zorlarmış canını acıtır kanatırmış. Gülümsediğim çizgi filmlerinden ibaret değilmiş hayat Annem… Her yeni serüven yeni bir yokluk demekmiş; sancılarıyla yorarmış hayat insanı… Heveslik oyunlarıyla kandırır yanlışları doğru kılarmış. Prens- prenses yapıp acılarına ayrı bir hava katarmış.
Aşk düşselliğin önde gideni değilmiş Annem; aşk da yanıltırmış aşk da insana hesabını kestirip kanayan yüreğine sorguyu çekermiş. Aşk delikanlılık değilmiş gözyaşı dolu senelerin baş harfiymiş.
Şimdi bir gözyaşım var işte! Hesapsız sorgusuzca… Şimdi tutunmayı dilediğim bir hayat var, yalnız bu kez çok ama çok korktuğum… Öğrettiğiniz hayat felsefesiyle sınırlı kalıp büyütmüyormuş bizi. Şimdi düşünüyorum yapamam; yıkılmış hayallerimle, önsözden çıkmış, yük gemisine binmiş kalbimle artık yapamam…
Her kahroluş bir ufka yenik bedendir aslında; zamanı er ya da geç çözümlenmiş bir düğümdür. Bu kez anladım Anne; her doğru sandığımız doğru olmayabilirmiş; küçücük benliğiyle içimize kadar giren insanları nasıl da büyütüyoruz! Okunulan masallardan ibaret değilmiş bu gam yüklü hayat, yanlışlar doğruları hep götürürmüş bizler ise tek bir doğrunun bütün yanlışları kapatabileceğini düşünmüşüz. Bu kez içimdeki sancı hiç geçmeyecek ve ben de onun gibi eski bir koruyucuyu çağıracağım hayatıma; bana tek bir saniye bile olsun umut olsun içimi aydınlığa boğsun diye… Bana tebessüm edip ışığını dağıtmak isteyenleri de karanlık bir siluet için harcadım gözyaşlarımı çamurlara akıttım toprak kokusuna hasret tek bir gözyaşı bıraktım. Masal değilmiş bu hayat Annem; Sadece yaralamaz öldürürmüş hiç acımadan. Tövbelerime sarılacağım yastık yerine; söze gelen mavi dünde kalan pembeli günlerimin yerine…
Dilara AKSOY