Basit , Büyük , Karmaşık Oyun – Toplum Borcu
Türkiye’de güncel bilgilere göre yapılan bir araştırmaya göre , bankalara borçlu olan vatandaşların toplam borcunun 426 Milyar ₺ olduğu iddia edilmektedir ve icra iflas dairelerinde 18 Milyon icra dosyasının olduğu söylenmektedir. Peki kime borçluyuz ? Eşimiz dostumuzla toplumsal ilişkilerimizin zayıflaması ya da onların da fakirleşmesinden dolayı mı bankalara bu kadar bağımlı olmuş durumdayız ? Bu soruları biraz incelemenin faydalı olacağını düşünmekteyim.
İlk banka , ortaçağda Vatikan’a bağlı kiliselerin kutsal topraklara yaptığı seyahatlerde hacıların eşyalarını korumak amacı ile yapılmıştır. İlk modern banka ise topraklarımızın da içinde bulunduğu Mezopotamya’da kurulmuştur. Bu modern bankada ilk kredi , çek , senetlerin örnekleri görülmektedir. Peki günümüzde bankalar nasıl para kazanırlar ? Müşterileri kimlerdir ? Bankalar , borçlandırarak kazanırlar . Kazançları faizli kredilerden gelir. Yani ne kadar çok borç o kadar çok para…Günümüzde , “Ben kredi kullanamam.” ya da “Kredi borcum var kredi çekemem.” diyen insanları bile bankalar KREDİ kartlarıyla borçlandırmaktadırlar. Benim kredi ile işim olmaz diyen birçok insanın cebinden fazlaca KREDİ kartı çıkabilmektedir. Benzerlik çok güzel üstünü kapatmış çöl akrebi gibi gizlenmiştir. Sonuç olarak tekrar ne kadar fazla borç o kadar fazla para… Bankaların müşterileri iki çeşittir ; Çok parası olan kaybetmekten korktuğu için bankada saklayan ve az parası olan ve daha çok para isteyen gruplardan oluşur. Banka çok parası olandan parayı alıp az parası olana (kredi) verir. Peki daha daha fazlayı nereden bulur ? İnsanlar parayı bankalardan bankalar parayı faizlerden ve Merkez Bankaları’ndan – Devlet Bankaları’ndan alırlar.Banka , 100 ₺’lik borcu 125 ₺ geri ödemeli olarak alır ve az parası olan çok para isteyen halka 225 ₺ geri ödemeli olacak şekilde halka dağıtır.Durumu böyle basit bir örnekle açıklamak mümkündür. Peki bu Merkez Bankaları kimin ve nasıl hareket eder ? Buralara girersek çıkamayacağımız için bunu sizlere bırakıyorum.
Bankaların ve Devletin çalışma prensibini Ray Dalio 30 dakikalık bir belgeselde çok güzel anlatmıştır. Dalio , ekonomiyi bir makineye benzetmiştir. Örnekle açıklarsak , en küçük çark bir çiftçidir. Çiftçi daha fazla üretim yapıp çarkını daha hızlı hareket ettirmeye çalışır. Yaptığı üretimden kazancını “Traktör” sektör çarkına harcayarak hem daha fazla üretim yapmaya çalışır hem de traktör sektöründeki satıcı gelir elde ettiği için çarkı daha hızlı döner. Böyle birbirine geçmiş bir sürü çark , ortak ÜLKE EKONOMİSİ çarkını döndürür. Ancak bu ortak çarkın olması gereken bir dönme hızı vardır. Bunu izleyen iki kişi vardır. Bunlar ; Devlet ve Merkez Bankaları’dır. Bahsedilen bu çarklar daha fazla harcama yapmak isterler. Bunun için daha fazla para isterler ve onlara borç vermek isteyen bankadan borç alırlar. Sıra ile tüm çarklardakiler bankalardan borç alırlar ve çark görünüşte çok hızlı döner.İşte devlet çarkın hızlı döndüğünü fark eder ve Merkez Bankası’na çarkı yavaşlatma talimatı verir. Merkez Bankası bunun için iyice kredi kullanımına batmış bu çarkların nasıl frenleneceğini bilir. Bankalara kredi faiz oranlarını artırmasını söyler ve bankalar artırır. Çiftçi , faizlerin yüksek olmasından dolayı kredi almak istemez ve ilk çark yavaşlar. Bu diğer çarklarda da böyle olur ve borç ile gelen alım gücü artışı yavaşlar ve çarklar tüm ekonomi çarkını yavaşlatır. Çark çok yavaşladığında devlet Merkez Bankası’na aksini söyler ve tam tersi bir işlemle çarklar hızlanır. Böylece borç durumu artar veya azalır. Bu borçlarda faizi verilecek paranın , faizi verilmezse her sene faiz artar. Faiz insanları kendine bağlar ve faizin faizi onları düşürür gibi güzel bir söz vardır.Tarihte adından fazlaca söz ettiren bir şahsiyet :”Bir yeri ele geçirmek için ya herkesi öldürürsün ya da kendine köle haline getirip çalıştırırsın.” demiştir. En başta banka hiç araya girmeseydi ve daha fazla para isteyen daha fazla üretmek için çalışsaydı durum ne olurdu bunu düşünmek gerekir. Bankalar olmasaydı durumlar olumlu ya da olumsuz nasıl olurdu bunu düşünmekte fayda vardır. MB’ler kuruluş amaçlarından şaşmış olabilir mi ? gibi sorular sorulmalı ve cevap aranmalıdır. ABD Başkanlarından Kennedy MB’yi ortadan kaldırıp , hazineye para basma yetkisi vs. verecekken 6 ay sonra suikaste kurban gitmiştir…
Kendimizi , borçsuz olsak nasıl olurdu diye düşünmeye itmeli ve bu mevcut durumun düzeltilmesi için ne yapmamız gerektiği hakkında bilgilenmeye yöneltmeliyiz.Yakın çevrelerimizde maaşını çektikten sonra kredi taksiti , kredi kartı ödemesi , faturalar ve vergilere yettiremeyen insanları her geçen gün daha fazla görmekteyiz. Ayağımızı yorganımıza göre uzatmalı yorganı büyütmeyi daha fazla çalışarak yapmalıyız. Tüm bu borç batağını yaratan ve dünyayı yöneten gizli bir örgüt yok para dünyayı yönetiyor yani dünyayı parayı yönetebilenler yönetiyor.
RYC