Kim giymek istemez
Defne yapraklı bir taç ?
Asaletten ilmik ilmik dokunmuş uzunca bir cübbe…
Bunlar nedir ? Nedir ki azizim ?
Bir ahmağın hayallerini süsleyen
Ölümlü libasları mı ?
Yoksa özlem çemberinde dört dönen,
Ruhunun kırıntılarını birer ikişer kadere yem etmiş,
Kimi zaman gökyüzünü görmezden gelen,
Kimi vakit onun da ötesinde mavi kubbeyi unutan
Sönen güneşin Romeo akıllı bir müptelasının düşleri mi ?
Düşmüş bir kentin muazzam taşları
Ve onu anımsatan kızıl şafağı…
Ne dersin bu zayıflık acizlikten mi gelir ?
Bu dayanılmaz yük,
Yüreğimi parçalayan ok kime,neye aittir kadimim !?
Yoksa,yoksa sadece anlamsız bir arayış mıdır
Zihnimi divane eden ?
Nankörlükle ün yapmış demezler mi insanoğluna ?
Yalnız sütü değil toprağı da çiğe bulamış.
Yüreklerinde onurlu umutlar yerine korku yeşerir olmuş !
Akıllarında kırık ve toza bulanmış hatıralarla
Çakılmışlar bir bir.
Bu insanoğlunun ne de çok marifeti varmış meğer…
Elinden gelmeyen tek şey nedir acaba ?
Bu kadar nefret ve kötülük karşısında
Acizce dünyanın durmasını beklemek mi ?
Aman Tanrım yanılmışım !
Bu işte de bir abide oluvermiş ademoğlu.
Ama beceriksiz olanlar da çıkar mı ne dersin ?
Bunların ilki ben olsam,
“Umarım”azizim diyerekten ne dersin ?
Bunların ilki biz olsak
“Umalım”azizim diyerekten ne dersin ?