(1920’li yılların İstanbul’u Dolmabahçe sarayı)
Doktor kendini geri çekti, yaklaşan tehlike bu yaşlı ruhu küçük bir bebek misali korkusundan içli içli ağlatacak kadar korkutmuştu.Donna Doktor’a baktı,anlamıştı Syndra etkileyici gözlerinin ardındaki gaddar gaddar kişiliği onların yüzüne vuruyordu.Doktor istemsizce Kylex ırkını ve Syndra’yı nasıl tanıdığını hatırladı, baş ağrıları özellikle anılarını hatırlarken onu ziyaret ediyordu şiddeti arttıkça kendine bir insan kadar çaresiz olduğunu söyledi ve yaşlı gözlerinin önüne geçmişten anılar istiflendi…
Karlı bir Londra gecesi loş bir ışıktaki ara sokak TARDIS in cisimleşmesi çin ideal bir noktaydı,neyse ki gece vakti sokağın en boş vakitlerinden olduğu için mavi kulübe inişini sessiz sedasız gerçekleştirdi.Kapı aralandı ve Doktor kalabalık bir partiden sonra neden yaşlı kızının onu buraya getirdiğini anlamamıştı ama hep bir nedeni olurdu, önünden hızlıca geçen cilalı ve yeni olduğu belli olan Rover ona 70’li yılların 2. Yarısına indiği izlenimini verdi ve daha ne olduğunu anlamadan kırmızı Sedandan acı bir fren sesi duyuldu, donuk beyaz yüzlü ve yaşına rağmen ak saçlı bir genç bayandı arabadaki,Doktor kapıyı güç bela açtı ve yaralı kadın onun suratına bakarak;
-Lütfen bana yardım edin,artık dayanamıyorum,o kafamın içinde,lütfen yardım et
-Tamam ben doktorum bana güvenebilirsin,şimdi lütfen sakin ol. Tam sonik tornavidasını çıkarmıştı ki soluk yüzlü genç bayan kollarında can verdi.
Bu ilginç olayın üzerine Doktor polislerden bilgi edinmek için psişik kartını çıkardı ve söze girişti:
-Merhaba genç bayanı ben buldum umarım size yardımcı olabilirim.
-Tabiki üslerimi bilgilendirmek asli görevim bay..
-Doktor sadece Doktor, hanımefendinin kimliğini öğrenebildiniz mi?
-Hanımefendinin adı Samantha Grimwood,vay canına burada York dükünün kızı olduğu yazıyor. Garipseyen bir bakışın ardından genç polis çevresinden ve Doktor’dan özür diledi.Yalnız başına olan Doktor yola koyuldu, hep bir yol arkadaşı olmuştur,bu yalnızlık ve yeni bedeni onu farklı bir ruh haline sokmuştu. Deri bir ceket, denizci yaka kazak ve basit bir pantolon giymişti, saçları sarıydı yok denecek kadar azdı ama gözlerinin içi hala aynı yaşlı Zaman Lordunu saklıyordu.Oxford caddesinin hemen sonundaki sade olduğu kadar şık malikanenin kapısında Stephen Grimwood’un mülküdür yazıyordu. Yazı olmasa bile kraliyet askerlerinin ben buradayım diyen kıyafetleri malikaneyi sokaktaki tüm yapılardan ayırıyordu.Psişik kartının yardımı kapıdaki güvenlikten sorunsuz geçmesini sağladı ve York düküyle acil olarak görüşmesi gerektiğini gerektiğini askerlere söyledi.Karşısında 40 yaşların sonunda kalıplı,dimdik duran ve takım elbisesinin üstündeki nişaneleri insanın gözünü alan cinsten olan bir adam çıkageldi.Doktorla el sıkıştılar ve Doktor kızının başına gelen trafik kazasını ve trajik ölümünü sindirilebilir bir biçimde anlatmaya çalışsa da dik duruşu bozulmaya sert bakışları ise mahzun bir çocuğunkilere dönmüştü, Doktor Samantha’nın fotoğrafını gördü saçları kestane rengi ve gözleri de babasının ki gibi zümrüt yeşiliydi.Kızın başına gelenler hiçbir uzaylı saldırısına benzemiyordu,tam düşüncelerini toparlıyordu ki askerlerin bağırışları kulağına geldi.
Bir kraliyet askeri çıldırmışçasına titriyor, ağlama krizine girip hemen ardından korkutucu kahkahalar atıyordu.Bay Grimwood askeri çalışma odasına alınıp tedavi edilmesini istedi belki de kızının acısı bu genç askere acımasına neden olmuştu.Asker karga tulumba odaya alındı. Doktor trans halindeki hastasını sonik tornavidasıyla incelemeye başladı ve başındaki kalpağı çıkardı, tıpkı Samantha gibi askerinde saçları bembeyazdı sanki karlı Londra gecesine bir göndermeydi bu. Beklenmedik bir anda asker uyandı ve garip mavi gözlerini Doktor’un gözlerine dikti.Doktor taramasını bitirmişti, kapıda bekleyen arkadaşı söze girişti:
-Aman tanrım Frank’in başına gelenlere inanamıyorum!O harika bir insandı hepsi o kız yüzünden onu bu hale getiren o.
-Ona ne yaptı?Biraz daha açık konuş.
-Efendim, biz gerektiği gibi kapının önünde hareketsiz bir şekilde görevimizi yapıyorduk,ta ki o kız bizim aklımızı çelmeye çalışana dek.Kapının önünden geçmesi yetti. Kendime hakim olmaya çalışıyordum ki Frank hareket etti ve ne olduğunu anlamadan arkadaşım bu hale geldi.Büyük annem de Lilith denen şeytanın böyle kılıklara girerek erkeklerin aklını çelmeye çalıştığını söyler o bir şeytandı efendim.
Bu sözleri karşısında Doktor peşin hükümlü olmadan cevap vermek istedi fakat ağzını bile açamadan genç asker konuştu;
-Zaman Lordu sen bile benim kim olduğumu anlamadın! Kahkaha atarak söze devam etti: Ben bir Kylex’im adım Syndra ama senin gerçek adını göremiyorum yaşlı Zaman Lordu,sen kimsin?
-Ben Doktor dediğin gibi bir Zaman Lorduyum. Gezegenim Galifrey’deki tüm Zaman Lordları Zaman Savaşında Dalekler tarafından yok edildi.Peki siz Kylex’ler niye hiç karşıma çıkmadınız?
-Zamanlama yaşlı Zaman Lordu sırf seninle tanışmak için seni buraya çektik ve insanların bu ırkı bizi kendine çekti. Kibirli,tutucu ve safkan kalmayı seviyorlar,gelmişken kendilerine İngiliz diyen bu ırkın kraliçelerini de ziyaret etmemek olmazdı değil mi?
-Şu anki başbakanı niye seçmediniz? Margaret Thatcher’da güçlü,kibirli,inatçı ve azimli bir kadın.
-O bir bakkalın kızı ve Kylex’ler kendilerini böyle bir bedenle aşağılamaz.
Durum ciddileşmişti. Eğer harekete geçmezse Dünya parmaklarının arasından kayacaktı: Bu gezegeni işgal etmek istiyorsanız önce beni yok etmelisiniz dedi Syndra’ya, sertçe giysi gibi kullandığı bedene baktı. Syndra söze girdi;
-Her şeyin bir zamanı var zaman lordu.
-Lütfen artık bana Doktor de.
-Bir dahaki seçimim seni yanıltmayacak fakat zamanlamam seni çok şaşırtacak bundan eminim.
Kahkaha atmayı bir anda kesen asker canı acıyarak ”İmdat” diye bağırdı çünkü suikastçı Kylex genelde iz bırakmamak adına girdigi bedenlerin düşüncelerini siler ve kimi zaman eğlence adına zihinleriyle oyun oynayıp işkence eder askerin zihnini kendine uygun bulmayan Syndra oracıkta askeri öldürdü ve görünmeden ana gemiye ulaştı.Doktor bir iz yakalamaya çalışsa da hiçbir iz bulamadı askerin bedeni bir kutu gibi bomboştu.Syndra gemiye ulaştığında talimatları sordu,komutan Spalley en deneyimli askeri ve kızı olan Syndra’ya dönerek;
Talimatlar değişti,kurt adamlar bizden çok önce davranmışlar,kraliçe kurt olabilir.O yüzden ikinci seçeneği değerlendirmemiz lazım, seni tehlikeye atamayız.Syndra bu durumdan hiç hoşlanmamıştı ve:
-O basit bir ailenin oğlu gerçekten emin misin?
-İnan bana sevgili kızım, bu adam kraliçeden bile değerli ve zihni seni çok eğlendirecek dahası Doktor’u rahatlıkla avucumuzun içine alırız…
Doktor Syndra’yı haklı bulmuştu. Zamanlaması onu çok şaşırtmıştı ama seçimi tam da tahmin ettiği gibiydi. Fakat bunların sırası değildi. Karşısında duran ve unutamadığı o bir çift göz şimdi üzerine doğru geliyordu….
Dipçe: Bir sonra ki bölüm kaldığı yerden devam edecektir.
Muhammed Çiftci