HAY HAK NASIL BİR YAŞAMAKTIR BU?
Nasıl da unutuveriyorsunuz bu hayatta ölümü. Ne kadar küçük ve saçma şeyleri dert ediyorsunuz kendinize. Artık ne ad veriyorsanız bu beyhude geçen günlere, dünya mı, acun mu? Kâinatı, yeryüzünü bir telâşe para pul mal mülk edinme çabası sarmış. Bayanda alım çalım, beyde filinta boy pos hava bin beş yüz tabir-i caizse. Beşeriyette kırgınlık, kavga, gurur çabası hat safhada. Yarın öleceksin deseler bu kadar rahat olabilir misiniz? Tartışabilir misiniz, kavga edebilir misiniz? Asıl aklıma gelen, kendimce içimi sızlatan ve bu duygularımı dışa vurmama sebep keşke annemin bana ninni söyleyip beni uyuttuğu kadar masum ve saf olsam şimdi. Gözyaşlarımın sebebi uyumak istemeyişim olsa lakin uyuyamamam değil.
İstediğim oyuncak alınmadığı için üzülsem, sinirim annem bana zorla yemek yedirmeye çalıştığından esir almış olsa benliğimi. “Keşke” nin anlamından bihaber, “ama” lardan uzak olsam. Sorumluluklardan yalnız öteki odaya kaçarak kurtulabilsem. Şimdi ise herkeste bir beklenti, menfaat çok. Biz büyüyünce mi hayat zor, yoksa geçmiş mi güzel? Aklımda deli sorular. Ne kadar boş beleş yaşayanlar var. Şartlara göre şekillenmeyin şartlar size göre şekillensin. Size soruyorum: Bir daha gelecek misin bu dünyaya? Hayat kısa ve kıymet bilmiyoruz sanki hiç ölmeyecekmiş gibi. Kibir, gurur, kendini bilmezlik, burnu havalılık hat safhada. Bu kelimeden nefret ediyorum ama “keşke” yarın ölecekmiş gibi merhametli, vicdanlı, karakterli ve kendimize kıymet verebilerek yaşayabilsek… ZOR HAY HAK ZOR!
A.M.S