Her insanin dünyada tek oldugunu varsayarsak, ki bu böyle, hicbir insanin esi benzeri olmadigi gibi hicbir iliskinin de esi benzeri yoktur. Iliski iki insanin özelliklerinin bir araya gelmesi ve birbiriyle bir etkilesim icine girmesidir.
Simdi iki insan bir araya geldi, ve cift, yani sevgili oldu. Birbirilerinden birsey gizlemedikleri sürece, kafa, yani fikir ve düsünce olarak birbiriyle uyumlu olup olmadiklari cok erken belli olur zaten. Rastgele 3 ay diyorum ben mesela. Bence bir cift, bir-iki sene bir arada olup, hala inanarak „seni seviyorum“ diyebiliyorsa, her nekadar araya kavga gürültü giriyorsa da, birbirini aileden, aile baglarina göre belki aileden de öte görüyordur.
Simdi biraz sevgililikten uzaklasalim: Aile iliskilerimize bakalim kisaca. Aile derken su an sadece en yakinlarimizdan bahsetsek yeter; anne, baba, kardes. Hayatimizdaki bu insanlari seviyor muyuz? Seviyoruz genelde. Peki neden yapiyoruz bunu? Kusursuz olduklari icin mi? Bu noktada kiminiz gülecek belki „ne kusursuzu be!“ diye. Tabi ki de haklisiniz bana göre de. Kimimiz ailelerimizle fikir ayriliklari yasariz arada, kimimiz her gün. Bircok insan, aile vardir, fikir ayrililigi demek cok hafif kalir. Her gün, rutin bir sekilde, kavga eder, tartisir. Ama bu yüzden siler mi? Hayir. Cnkü onlar AILE.
Dönelim sevgililere. Sen senelerce bir insanla beraber ol, ailenden daha cok vakit gecir belki de, daha cok paylas ve daha yakin ol. Sonra olmuyor, ben birakiyorum de.
Neden bukadar kolay? „Seni seviyorum“ sözünün arkasindaki sorumlulugu tasiyamayan, altina da girmesin bence. Böylece de bunlari hakkiyla söyleyecek insanlarin önünü kesmesin.