Sevgili okur senden gözlerini kapatmanı ve kendini, sadece kendini düşünmeni istiyorum. Birkaç dakikanı ayır ve kendi derinliklerine bir bakış at. Her şeyden sıyrıl. Sadece kendine odaklan. Kimsin? Seni sen yapan en önemli özelliklerin neler? Bu özelliklerin seni sen yaptığına nasıl karar vermişsin? Neden böyle olmayı seçmişsin? Tercihlerin neler ve bu tercihlerde neler etkili olmuş? İç dünyana analist bir gözle bak. Sağa döndür, sola döndür iyice bir bak… Bu gerçekten sen misin? Olmak istediğin ve şu anda var olan kişiler birbirleri ile iyi anlaşıyorlar mı? Birbirlerini seviyorlar mı? Ya da daha mühim olanı; birbirlerinden haberdarlar mı?
Kaç yaşındasın? Kadın ya da erkek bedeninde dünyada var olmuş etten kemikten bir canlı olmanın dışında hangi özelliklerin var? Toplumda hangi rollerin var? Bu dünyada ortalama 60-70 yıl kadar kısa bir zaman dilimine sahipsin ve bu süre zarfında neleri istedin? Neleri isteyeceksin? Nasıl bir varoluş biçtin kendi ömrüne? Gözlerin ne renk? Peki ya gözlerinin gördükleri?… Görmek istedikleri de var elbet… Neyi isterdin sevgili okur? Kendini gerçekten tanıdığını düşünüyor musun?
Malcolm Cowley (1984), 85 yaşında anılarını yazmaya karar veren saygın biri ve “kendiliği” ile ilgili söylediği sözler beni baya etkilemişti sevgili okur. Bir de sen oku istedim: “Üniversite öğrencisiyken, ‘Ben kimim?’ diye soran öğrencileri duyduğum zaman, onları sempatiyle ve aynı zamanda hafiften küçümseyerek dinlerdim. Çünkü onların yaşındayken ben, kim olduğumu çok iyi biliyordum. Şimdi ise o kadar emin değilim. 85 yaşına bastığımdan beri bu soru bana hafiften farklı bir şekilde geri dönüyor; ‘Ben kimdim?’ ve cevabı da benim her zaman umduğum şey olmuyor. Eğer bu anı (kitabı) bir şekilde amacına ulaşırsa, zamanla kim olduğumu keşfedecek veya belirginleştireceğim. Gerçek ben olması muhtemel kişiyi kendime gösterebileceğim. (s. 1)”
Yukarıdaki paragraf ilgini çektiyse eğer şuraya pdf linkini bırakayım senin için:
https://www.psikoterapi.com/kitapsayfalari/gercek_kendilik.pdf
Kendini bilmek, kendini kabul etmek ne demek ? Bu yazı çok fazla soru ile dolu sevgili okur. Bu sorular benim de kendime sıklıkla sorduğum, bazen cevap bulamadığım, bazen bulduğum cevaplara çok şaşırdığım, bazen cevapları kabullenemediğim sorular bütünü biraz. Biraz da içimi döküyorum sevgili okur nasıl olsa biz bizeyiz 🙂
Bir tavsiyem olacak. Uygulaması da hem keyifli hem de şaşırtıcı bir şey bu. Önüne bir A4 koy ve başla. Önce gözlerini kapat. Kendini düşün. Sonra çizmeye başla. Bırak parmaklarından şekiller dökülsün. Kendini nasıl görüyorsan öyle çiz. Zihnindeki “sen” i çiz. Kimseye göstermek, kimseyle paylaşmak zorunda değilsin. Hatta eğer henüz hazır değilsen, kendine bile gösterme bu çizimi 🙂 Bakalım zihnin seni nasıl biliyor? Nasıl algılıyorsun kendini?
Kendine bakarken yolda karşılaşacağın bir sürü şey olacak. Şaşırma diye söylüyorum; karşılaştığın şeyleri kabullenmekte, onları sevmekte zorlanabilirsin. Çoğu şeyi senin gerçek kendiliğinin değil de ailenin, toplumun, çevrenin isteği ile yaptığını görmek sancılı olabilir. Kimisini alacaksın yanına, kimisini orada öylece kimseler görmeden usulca bırakacaksın. Kimisi ile kavgalar koparacaksın, savaşacaksın, terleyecek ve yorulacaksın. Ancak bu yolculuk sana keyif verecek. Neden biliyor musun? Çıkılan en zahmetli yol bu belki ama seni hiç gitmediğin yerlere götüren, varış noktası en değerli ve en özel şeyin ta kendisi olan bir yolculuk bu. Kendine gidiyorsun. Saf ve gerçek kendiliğini bulmaya… Bundan daha değerli bir şey düşünemiyorum hayatta…
Peki sen hazır mısın yola çıkmaya?
Asena Merve ERGUN
Uzman Klinik Psikolog
Bilgi ve Randevu İçin: @psikologasenaergun /05360570790