+Maviş!
Nerelerdesin? Kaç gündür buharlaştın, görünmez oldun! Hangi dala kondun? Ne sesin çıkıyor ne de soluğun duyuluyor.
Aramıza kara kedi mi girdi, niçin sır oldun, neden ortaya çıkıp iki çift laf etmiyorsun?
Yoksa dilini mi yuttun?
Bakıyorum ağzını bıçak açmıyor? Sakladığın bir sırın mı var?
-Hayal!
Sen bir ömürsün vallahi.
Hiç güleceğim yoktu.
Bana tebessüm ettirmeyi başardın…
+Neden öyle dedin, niçin gülümsedin? Açıkta bir şey mi gördün?
-Ayol!
Kullandığın kelimelere hiç dikkat etmiyorsun. Akılına estiği gibi konuşuyor ağzına geleni söyleyiveriyorsun.
Benim ağzım mı var da bıçak açsın! Aramıza kara kedi mi girdi, nasıl bir söz! Kedi beni görse, bi lokmada yutmaz mı?
Açıkta bir şey görmekte ne demek? Benim muhabbet kuşu olduğumu ne çabuk unuttun?
+Onun için mi güldün?
Ağzını bıçak açmıyor ve açıkta bir şey mi gördün mecazi terim. Bizim edebiyatçılar ona deyim, atasözü ya da özlü söz diyorlar.
Gerçek anlamından çok, değişmeceli anlamda kullanılıyor. Doğru ya sen bir kuşsun mecaz kullanmadan ne anlarsın? Gülümseme – kıkırdama :)) gırgır şamata…
-Hayal!
Sana bi haller olmuş, durup dururken, kalbimi kırdığının farkında bile değilsin…
+Senin kalbin kristal mi ki, hemencecik kırılışın?
-Aaaaa şu densizce laflara da bak!
Ağzından çıkanı kulağı duymuyor.
Ayol sen sol yanından kalkmışsın.
Seninle bu gün sohbet, mohbet edilmez.
Lafı uzatma da, ne diyeceksen de!
+Maviş alındın mı?
Biraz gırgır, şamata bi sohbet olsun istedim. Onun için takılıyorum anlamadın mı?
Geç şöyle karşıma.
Biraz çene çalalım.
Onu bunu çekiştirelim.
-O dediğine, bizim mahallede gıybet diyorlar.
Ben kimseyi çekiştirmem.
Birinin yüzüne söyleyemeyeceğim şeyi asla arkasından söylemem.
+Vallahi sen bana benziyorsun. Bende aynı ilkelere bağlıyım. Onun için biz seninle iki iyi dostuz.
-Madem öylesin de, neden bana onu bunu çekiştirelim dedin?
+ Maviş!
Senin anladığın manada demedim.
İkimizin ortak dostu Doruk’tan söz edecek, onun kulağını çınlatacaktım.
-Sana bu gün bir şeyler olmuş!
Kulak çınlatmak, çene çalmak, açıkta bir şey görmek; daha neler neler…
Sır gibi konuşuyorsun.
Lafı çok uzadı.
Ne diyeceksen söyleyiver gari. Bilmece gibi konuşman kabak tadı verdi.
+Çok şımardığının farkında mısın?
Lafı ağzıma tıktın.
Ortak dostumuzdan bahsettim.
Doruk dedim…
-Haaa karnının ağrısını şimdi anladım. Doruk, ilham Perisini de yanına alıp, giderken sana bir şey söylememiş.
+Maviş
Sen ne diyorsun?
Doruk benden habersiz bir yere mi gitti?
-Gitti ya!
26 Ağustosta Başkomutanlık Meydan Muharebesinin emir komuta merkezinde olmalıymış. Sonra, Afyonkarahisar’ın Kurtuluş’una katılacakmış.
Vay hain hay!
+Niye saklı gizli gidiyor? Madem Gidiyor İlham Perisinin aklını niye çelmiş? Bi dönsünler ben onlara bunun hesabını sormaz mıyım?
-Farz etki sordu!
Gitme mi diyecektin, gitme desen seni dinleyecekler miydi?
+Haklısın galiba…
-Gitme demeye dilim varmazdı. Lakin bende peşlerine takılır onlara eşlik ederdim. Biliyorsun bende Haşgeşliyim. Bi yaşıma daha girdim. Haşgeşliyim demek ne demek?
+ Aaa bilmiyon mu?
Afyonkarahisarlı demenin Afyon -Luca’sı :))
-Vay canına Afyonluca dilde mi var?
+Maviş şaka gibisin. Dil Afyonluca değil Ağız ya da şive Afyon şivesi.
-İyi Güzel de her bölgenin, her ilin kendine özgü şivesi var. Bi zamanlar devşirmenin biri “Türkçeyle felsefe yapılmaz” dediydi. Türkçe ‘den daha zengin başka dil mi varmış? Türkçeyle niçin felsefe yapılmasın.
+Konuyu Saptırma Maviş!
Biz şimdi geri kendi konumuz içinde yol alalım. Doruk
Afyona neyle gitti?
Ne zaman geri dönecek?
-27 Ağustosta Afyonkarahisar’ın, 1 Eylül’de de Uşağın Kurtuluş Törenlerine katılacakmış. 9 Eylül’de de Manisa’da dönecek.
+ İzmir’e Gitmeyecek mi?
-İzmir kaçar mı? Hem Yunan ordusunu İzmir’de Deniz’e dökeceksin hem de İzmir’in kurtuluş günü kutlamalarına katılmayacak, Gündoğdu meydanını doldurmayacaksın…
Başkası duymasın güler vallahi. Hayal Sen Doruğu hiç tanımamışsın. Üstelikte Atatürk’ün Kurduğu Gazi Meclisi’nin Başkanlık koltuğuna oturmuş, bi devşirmenin, üstüne basa basa,” Şehirlerin düşman işgalinden kurtuluşu dolayısıyla kutlama yapılmaz” dediği bir dönemde İzmir’e gitmeyecek mi diye sorulur mu?
Doruk duymasın darılır vallahi!
+ Maviş konuştuklarımız aramızda kalsın. Ne Duruk ne de İlham Perisi duymasın. Şimdi Telefonu al eline benim haberim yokmuş gibi ara.
Merasimler nasıl geçiyormuş? Katılım, coşku heyecan nasılmış bi sor! Onlar gelip anlatana kadar ben bekleyemem.
-Hayal Kutlamalar ne anlatılır, ne yazılır. İçinde olacak, kutlamaya katılacak o heyecanı, sevinci birlikte yaşayacaksın.
Görmedin mi? 4/5 Eylülde Manisa semalarını yırtan 3.Ana Jet. Üs Komutanlığı’na bağlı F-16C-30TM savaş uçaklarının nasıl hava akrobasisi yaptığını.
Türk Milleti Başta Mustafa Kemal Atatürk Ve onun silah Arkadaşları olmak üzere, Başkomutanlık Meydan Muharebesine katılan, Erden Marşal’a, Şehitten gaziye, minnet ve şükran duygunu, En üst seviyede kutlamalara katılarak gösterecektir.
Hem de Atatürk düşmanı, Cumhuriyet karşıtı, devşirmelerin konuşma ve unutturma çabalarına inat coşkuyla kutlanır…