Öyle cevval laflar edecek biri hiç olmadı. Dedikleri öyle anlaşılmış olabilir. Önemsemedi. Alıp alaşağı ettikleri psikolojisini yakınları / sevdikleri / paydaşları test etti. Bu elbette onu obeze dönüştürüverdi. Zamana karşı zamanla, zaman ile birlikte.. Zaman yemeye başladı. Sevdiğinin kilosuna yaklaşıyordu böylece. Bu durum tam tersinde, sevdiği kilo alarak ona yaklaşmasını beklerken bu Murphy’sel kara şaka artık canını iyice sıkmaya başlamıştı. Hangi sıklıkta görüştüğü hiç önemli olmadan tüm insanlar ne kadar zayıflamışsın / ne kadar kilo vermişssin! dedikçe kendini zaman obezi olarak görmeye devam ediyordu.
Suyun derinliklerine indiği halde boğulmayan, oksijenini sudaki – varolandan – karşılamaya başlamış bir canlıya evrilmişti. Sinirdi -fakat- bu oksijen. Bu oksijen sakinliğini öldürmeye başlamıştı. Sinirli, obez olmak onun bünyesine bolca antipati serpiyordu. Sempatik, gülümseyen, hayatı ti’ye alan halini -nedense- eskimiş buluyor eski halim / eski ben diye tanımlıyordu.
Hayat paydaşı ondan yeni bir ‘kendi’ yaratmayı -zamanında- başarmıştı. Bunu mevcut varlığıyla hiç zorlanmadan, olduğu gii olarak/kalarak başarmıştı. Gerçi ona tarafsız biri bu sorsa ” paydaşım da benim başarım/zaferim olarak görüyor ” derdi. İlerleyen zamanda bunun da yerini ”aşırı abartıyorsun bu konunun ilk ben olamam ” diyip kestirip atardı.
Ne fark eder ki? Bilemediği bir evriliş onu kollarına almış, sarıyor, sıkıyor ve belki de öpüyordu.