Onlar artık göz ardı edilemeyecek bir grup. Özverinin, emeğin ve dayanışmanın ürünü olarak ortaya çıkan Norveç Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) her geçen gün biraz daha büyüyor ve kuzeyin en mahrum köşelerinden birinde fener ışığını aydınlatıyor.
Bu yazım, Türkiye’deki birçok okuyucuya alakasız bir makale gibi görünebilir ama Norveç’in aslında nasıl bir çöl olduğunu iyi bilenler için ekmek ve su kadar gerekli olduğu aşikâr. Sizler Norveç’i sosyal medyadaki güzellemeler ile tanıyorsunuz, fakat işin içyüzünün ne kadar çetrefilli olduğunu ancak yaşayınca anlayabilirsiniz. Sanırım Norveç’te yaşayan herkesin o veya bu sebepten ötürü en büyük sorunu aynı: Yalnızlık.
ADD Norveç, son bir yıldır sıklaşan etkinlikleriyle bu soruna merhem oluyor. Bağnaz çevrelerden bıkmış, cinsiyet eşitliğine önem veren, çağdaş görüşü geleneksel dogmalardan üstün tutan vatandaşlarımız bu derneğin kapısını çalmaya devam ediyor. Kapı dediğime bakmayın, daha ADD Norveç’in bir web sitesi dahi yok [3] [4], ama çağrı mesajını duyunca o saatte o yerde olan 200’e yakın üyesi var.
Başkanlık görevini Serkan Şener’in devraldığı ADD Norveç, milli bayramların hiçbirini es geçmeden insanları bir araya getirmeyi başarıyor. Öyle ki, kendisinin ve değerli yönetim kurulu üyelerinin emekleri sayesinde Oslo’da yaşayan çocuklarımız belki de hayatlarında ilk kez Hacivat ve Karagöz gölge oyunu izleme şansına erişti. 23 Nisan etkinlikleri kapsamında düzenlenen bayram programı onlarca aileyi bir araya getirdi.
Geçtiğimiz hafta sonu ise, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kutlamaları için dernek tarafından bir tekne gezisi organize edildi. Şahsen, yağışlı hava durumu beklentisi sebebiyle, 40’tan fazla kişinin bu geziye katılmayacağını tahmin ediyordum. Fakat, Oslo Fiyordundaki tekneye vardığımda oturacak yer bulamadığım için hayrete kapıldım.
Bir düşünce derneğini anlatan bir yazıda, sadece düzenlenen etkinliklerden ve eğlence programlarından bahsetmek elbette olmaz. Dernek üyelerinin teknede düzenlediği konuşmalarda 19 Mayıs’ın Kurtuluş Savaşı’nın milâdı olduğu vurgulandı. Bu iddiaya kendi kendime hemen tepki gösterdim. Çünkü Hasan Tahsin’in sıktığı ilk kurşunun Kurtuluş Savaşı’nı başlatan olay olduğunu düşünüyordum. Cahilliğimin sebep olduğu kızgınlıkla kendi kendime söylendim söylenmesine ama içime yine de bir kurt düştü. Bugün yaptığım ufak araştırma sayesinde birçok kaynaktan Kurtuluş Savaşı’nı başlatan hadisenin Mustafa Kemal’in Samsun’a ayak basması olarak nitelendirildiğini fark ettim ve yüzüm kızardı. [1]
Bu kanı, elbette ki kişisel yorumlamaya açık bir görüş. Mustafa Kemal, daha Samsun’a ayak basmadan evvel, Kuva-yi Milliye unsurları silahlı direniş eylemlerine aylar önce başlamıştı. [2] Bu tür çeşitli eylemler de Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcı olarak görülebilir. Lakin, Mustafa Kemal her ne kadar görüntüde saltanata bağlı bir memur olarak Bandırma Vapuruna binmiş olsa da esas niyeti Anadolu’daki yerel güçleri tek bir yumruk haline getirmekti. Savaş dediğimiz olgunun organize bir eylem olduğunu kabul edersek, Kurtuluş Savaşı’nı düzenli bir biçimde ve kararlı bir planla başlatan kişinin Mustafa Kemal olduğunu da kabul etmemiz gerekir. Zira, savaşı bitiren liderlik örneğini de Başkomutanlık görevinde yine kendisi sergiledi.
Bana bu ufak düşünce oyunu fırsatını veren ADD Norveç üyelerine ayrıca teşekkür etmek isterim. Sayenizde hem yanlış bildiğim bir düşüncem değişti, hem de tarihi olayları bir kez daha sorgulama fırsatını yakalamış oldum.
Önemli dipnot: Her şey çok güzel olacak 🙂
Referanslar
[1] Türk Kurtuluş Savaşı, Wikipedia https://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrk_Kurtulu%C5%9F_Sava%C5%9F%C4%B1[2] Kuva-yi Milliye, Wikipedia https://tr.wikipedia.org/wiki/Kuv%C3%A2-yi_Milliye[3] Norveç Atatürkçü Düşünce Derneği Facebook Grubu,https://www.facebook.com/groups/norvecadd/ [4] Norveç ADD Resmi Websitesi,
http://www.addnorvec.no/