Anladığım kadarıyla herkes bir yolda. Ne yolu bu? Nerenin yolu? Nereye çıkar? Herkes aynı yolda mı? Yoldan başka bir şey söyledikleri yok insanların. Önemli olan yolda olmakmış. Bu kadar çok söyleniyorsa vardır her halde bir bildikleri diyerek bunu doğru kabul ediyorum ve yine yeni sorular macerama başlıyorum.
Herkes yoldaysa eğer demek ki hepimiz yola çoktan çıktık ve haberimiz yok. Belki de doğarken çıktık ve yol dedikleri de sadece inandığımız kadarıyla var olan öbür dünyaya gidene dek geçirdiğimiz yaşam. Evet çok mantıklı bir cevaptı ama bu kadar basit olamazdı. Tatmin olana kadar aynı soruyu sormaktan çekinmiyorum. gerekirse inançlarımı tekrar gözden geçiririm. Zaten inandığım her şey sorgulama özgürlüğü verdiği için inanıyorum. her neyse, insanların oldukları bu yollarla ilgili daha yaratıcı sorular sormam gerektiğine vardım. Bu yol bir yere çıkıyor muydu acaba? Çıkıyorsa herkesin yolu aynı yere mi çıkıyordu? Cevap ararken yine kendimden yola çıkmam gerekiyordu. Çünkü yaşadığım çok az deneyime rağmen yüzyıllar önce yaşamış biriyle de yüzyıllar sonra yaşayacak kişiyle de ortak duyguları, düşünceleri paylaşıyordum. Onlar neden kendilerini yolda olarak tarif ettilerse ben de edebilirdim. Peki ben hangi nedenden yoldaydım? Benim yolum nereye çıkıyordu?
Biraz odaklandığım yeri kaydırınca bazı aydınlanmalar yaşadım. önemli olan yolda olmaktı değil mi? yani varmak değil. Benim soruları sorarken yaşadığım şey değil miydi işte bu? Bence tam olarak bu. Evet amaç bir yere ulaşmak değil. İnsanı sanki evden çıkarken bir şey unutmuş ama ne unuttuğunu hatırlayamadığı anlar gibi rahatsız eden, dilimin ucunda diyerek unuttuğu bir kelimeyi diline getirmeye çalıştığı anlar gibi yoran bir süreçti bu yol. Evet süreç doğru kelimeydi. Ama bu yolun bir farkı vardı bu anlardan . bu anlardan sonra cevaba ulaşıyorduk bazen ve inanılmaz hafifleme geliyordu. Yoldayken ise yolun bitmesini istemek uçurumun ucundan kendini bırakmak olurdu. Soru sorarken yaptığım o daldan dala atlamak diye hitap edilen şeyi yapıyordum. bitmeyen bir yol gibi yeni yola girdikçe başka bir yola giriyorum ve oradan başka bir yola daha. Sonuçta geride geçerken aydınlattığım yollar hakkında fikrim oluyordu. Yol biterse bildiklerimle kalırdım. o zaman Bilgi akışını kapatmış, düşünmek için efor sarf etmeyen insanları da yolları bitmiş, artık bir yere varmış insanlar olarak tanımlayabiliriz. Bu insanlar artık el frenini çekmiş, önlerinde hiç bilmediği yollardan bahseden yolcuların sohbetlerine ise o kıt kanaat hayatta kalmasına yetecek birikimleriyle katılırlar. Yolun devam ettiğinden bihaber oldukları için de her şeyin doğrusunu zaten öğrendiklerini sanırlar, bir de hadlerineymiş gibi fikirlerinin doğruluğunu savunurlar. Cahillik mutluluktur diye de boşa dememişler. Zira Bu acınası insanlar O dilimin ucunda sorunundan hatırlayarak çıkmış insan duygusu içerisindedir. Yolda olup(sormaya, keşfetmeye devam eden) yolun hala başka yollara çıktığını bilen insanlar ise sohbete konu olan şey hakkında temkinli konuşurlar. Yeni sorular sordukları için de kendilerine yeni bir problem yaratmış olurlar. Buldukları cevapların mutluluğunu pek de yaşayamadan yeni bir soruyla yeni bir yolla karşılaşırlar.
Yine nereden yola çıkarak başladığımı bile unuttuğum kendimle olan tartışmam aşırı haz içerisinde şimdilik tamamlandı. şimdilik diyorum çünkü hani bahsettiğim gibi bu sürecin ta kendisiydi ya yol. Hiç bitmemesi beni daha da heyecanlandırıyordu. Umarım hiç bir zaman o el frenini çekmem. En azından ölmeden önce.